Boşanma davaları, yalnızca evlilik birliğini sona erdiren hukuki süreçler değil, aynı zamanda tarafların gelecekteki ekonomik ve sosyal hayatlarını da doğrudan etkileyen uyuşmazlıklardır. Bu nedenle maddî ve manevî tazminat ile nafaka kurumları, boşanma sonrası dönemde tarafların menfaatlerini koruyan ve dengeleyen önemli hukuki araçlar olarak öne çıkmaktadır. Ancak bu taleplerin sınırları yalnızca maddi ihtiyaçlarla değil, aynı zamanda usul hukuku kurallarıyla da belirlenmektedir.
Görülmekte olan bir boşanma davasında dava dilekçesinde talep edilen nafaka miktarının sonradan artırılması mümkündür. Dava sürecinde nafaka borçlusu ile nafaka alacaklısının ekonomik ve sosyal yaşam koşullarında meydana gelebilecek değişiklikler, başlangıçta talep edilen nafaka miktarının artırılması yoluyla dikkate alınarak, nafakanın güncel ve gerçek ihtiyaca uygun hale getirilmesini sağlar.
boşanma davası sırasında talep edilen nafaka miktarı nasıl artırılır?
Dava dilekçesinde talep edilen nafaka miktarının ıslah yöntemi ile artırılabilmesi mümkündür. Islah, davacı veya davalının, iddianın ve savunmanın değiştirilmesi yasağı kapsamındaki usul işlemlerini, karşı tarafın iznine ve hâkimin onayına bağlı olmaksızın belli kurallar çerçevesinde bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmesini sağlayan bir usul hukuku kurumudur. ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2025/1582 E. , 2025/4376 K. Sayılı İlamı) Islah kurumu ile tarafların dava sürecinde talep miktarlarını değiştirebilmesine veya artırabilmesine imkân tanınırken, bu imkânın tüm talepler bakımından aynı şekilde uygulanmadığı görülmektedir. Özellikle manevi tazminat taleplerinde “bölünmezlik ilkesi” gereği ıslah imkânı bulunmazken; nafaka ve maddi tazminat talepleri bakımından ıslah yoluna başvurulması mümkündür.
Nafaka miktarının ıslah yolu İle arttırılabileceğine İlişkin yargıtay Kararları
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2024/926 E. – 2024/8200 K. Sayılı İlamı
”…Manevî tazminatın bölünmezliği ilkesi gereği ıslah ile artırılamaz ise de nafakaların ıslah ile artırılabileceği, yine maddî tazminatın ıslah ile istenebileceği, bu hale göre erkek yararına usuli kazanılmış hak oluşturan bir yön bulunmadığı da göz önüne alınarak yoksulluk nafakasının ve maddî tazminat miktarının ıslah beyanına göre değerlendirilmesi gerekirken dikkate almaması doğru bulunmamıştır….”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2024/5989 E. – 2025/3061K. Sayılı İlamı
“…Yapılan incelemede; davacı kadın vekilinin dava dilekçesinde lehine aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi talebinde bulunduğu, bozma sonrası yapılan 09.05.2024 tarihli celsede ise talep ettiği yoksulluk nafakasının miktarını aylık toplam 3.000,00 TL olarak sözlü ıslah niteliğindeki beyanı ile Mahkemeye bildirdiği görülmüştür. Her ne kadar boşanmanın fer’îsi niteliğindeki manevî tazminat talebi bölünmezlik ilkesi gereği ıslah ile artırılamaz ise de nafakaların bölünemez alacak niteliğinde olmamaları nedeni ile ıslah ile artırılabileceği, bu hale göre erkek yararına usuli kazanılmış hak oluşturan bir yön de bulunmadığı göz önüne alındığında Mahkemece yoksulluk nafakasının miktarının ıslah beyanına göre değerlendirilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle dava dilekçesinde belirtilen talep miktarının dikkate alınması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…”
İlgili Yazılar: