Evliliğin İptali Davası

Evliliğin İptali Davası, evlilik birliğinin sona erdirilmesi için açılan bir dava türüdür. Bu davayı açmak için belirli şartlar ve nedenler bulunmaktadır.
Evliliğin İptali için bazı şartlar bulunmaktadır. Öncelikle evlilik, kanuna uygun olarak gerçekleştirilmiş olmalıdır. Ayrıca davalı tarafın 18 yaşını doldurmuş olması gerekmektedir. Bunların yanı sıra, evlilik birliği devam ederken ağır şartlar altında kalmak, hayatı bir arada sürdürmenin mümkün olmaması gibi durumlar da evliliğin iptali için gerekçe olabilmektedir.

Boşanma Sebepleri

Aldatma(Zina)

Diğer eşin öğrenmesinden itibaren 6 ay, aldatma fiilinin işlenmesinden itibaren 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Hayata Kast, Pek Kötü Veya Onur Kırıcı Davranış

Diğer eşin, şiddet eyleminin gerçekleşmesinden itibaren 6 ay, bu sebebin doğumunun üzerinden 5 yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

Suç İşleme Ve Haysiyetsiz Hayat Sürme

Bir hak düşürücü süre öngörülmemiştir.

Terk

Terk eden eşin haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık gerçekleşmesi ve en az 6 ay sürmüş ise diğer eşin talebi üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalması durumunda yapılan ihtarda terk eden eşe 2 ay içinde ortak konuta dönmesi bildirilir. Sonuçsuz kalan ihtar nedeniyle boşanma davası açmak isteyen diğer eşit terk eyleminin gerçekleşmesi durumunda 4. ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra 2 ay geçmedikçe dava açılamaz.

Akıl Hastalığı

Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir. Süre öngörülmemiştir.

Evlilik Birliğinin Sarsılması

Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Evlilik en az 1 yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır.

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak 3 yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

Evliliğin İptali Davası, antlaşmalı veya çekişmeli olarak açılabilir. Anlaşmalı davalarda taraflar, evlilik birliğinin sonlandırılması konusunda anlaşmıştır ve sadece mahkemenin onayını beklerler.

Çekişmeli davalar ise taraflar arasındaki anlaşmazlıklar sebebiyle açılırlar ve mahkeme karar verir.

Evlilik İptal Davası sonucunda mal paylaşımı yapılmaktadır. Bu paylaşım, evlilik süresine ve emeklilik haklarına göre belirlenir. Tarafların mal varlıklarının ayrı ayrı belirtilmesi ve adaletli bir şekilde bölüştürülmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak, Evliliğin İptali Davası oldukça karmaşık bir süreçtir ve bu dava türünün açılabilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Evlilik birliği sonlandırılırken adil bir mal paylaşımı yapılması da son derece önemlidir.

Evliliğin İptali Nedir?

Evlilik, çiftler arasında bir bağ oluşturan ve yasal bir belge ile resmi olarak tescil edilen birlikteliktir. Ancak, bazı durumlarda evlilik sorunlu hale gelebilir ve çiftler boşanma yoluna gitmek isteyebilir. Ancak bazı durumlarda boşanma yeterli olmayabilir ve evliliğin iptali gündeme gelebilir.

Evliliğin iptali, evliliği geçersiz kılan hukuki bir işlemdir. Evliliğin iptali, yalnızca belirli koşullar altında mümkündür. Bunlardan bazıları arasında; ehliyeti olmayan kişilerin evliliği, akraba evliliği, evliliğin zorla gerçekleştirilmiş olması veya evlilik sırasında bir eşin varlığı gibi nedenler sayılabilir.

Evliliğin nisbi veya mutlak butlanla İptali nedenleri

Evlilik Mutlak Butlanı Olması Durumunda İptali Şartları

-Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması

-Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması

-Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması

-Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması

Mutlak butlan davası, Cumhuriyet savcısı tarafından re’sen açılır. Bu dava, ilgisi olan herkes tarafından da açılabilir. Ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya akıl hastalığının iyileşmiş olması durumlarında mutlak butlan davasını yalnız ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eş açabilir. Evliyken yeniden evlenen bir kimsenin önceki evliliği mutlak butlan kararı verilmeden önce sona ermişse ve ikinci evlenmede diğer eş iyiniyetli ise, bu evlenmenin butlanına karar verilemez.

Evlilik Nisbi Butlanı Olması Durumunda İptali Şartları

-Ayırt etme gücünden geçici yoksunluk

-Yanılma

-Aldatma

-Korkutma

Nisbi butlan nedeniyle İptal davası açma hakkı

İptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak 6 ay ve her hâlde evlenmenin üzerinden 5 yıl geçmekle düşer. Küçük veya kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadan evlenirse, izni alınmayan yasal temsilci evlenmenin iptalini dava edebilir. Bu suretle evlenen kimse sonradan onsekiz yaşını doldurmak suretiyle ergin olur, kısıtlı olmaktan çıkar veya karı gebe kalırsa evlenmenin iptaline karar verilemez.

Başvuru sahibi, evlilik iptal davasını açmak için hukuki bir temele ihtiyaç duyar. Davacı, evliliğin neden geçersiz olduğunu kanıtlamalıdır. Bu nedenle, evlilik iptal davası, boşanma davasından farklıdır. Boşanma davalarında, eşler arasında kişisel farklılıklar veya anlaşmazlıklar nedeniyle evlilik sona ermektedir. Ancak evliliğin iptalinde, evliliğin başlangıcında geçerli olan faktörlere dayanarak evlilik işlemi geri alınır ve bu nedenle hukuki bir temel gerektirir.

Evlilik iptal davası açmak için mahkeme, en az bir eşin ülke yasalarına göre yasal ehliyete sahip olmadığını veya akraba olduklarını kanıtlamaları gerekir. Bu ayrıca, evliliğin zorla gerçekleştirilmesini de kapsar. Zorla gerçekleştirilen evlilikler, bir eşin ciddi şartname içinde kalmama sorunu gibi rızasızlık veya korkunun varlığında bile iptal edilebilir.

Genel olarak, evlilik iptal davası, evlilik işleminden hemen sonra gerçekleştirilir ve asla tanımlanmamış veya tanınmamış bir evlilik olarak kalır. Öte yandan, boşanma davaları, evliliğin bitmesi için serbest bir şekilde başvurulabilmesine rağmen, evlilik iptali yalnızca belirli koşullar altında gerçekleştirilebilir.

Boşanma sürecinde, var olan evliliğin sonlandırılmasına karar verilirken, evlilik iptali sürecinde ise evliliğin geçersiz olduğuna karar verilir. Bu nedenle, evlilik iptali davası daha karmaşık ve titiz bir süreçtir. Bu sebeplerden dolayı, evlilik iptali davası açarken, avukat desteği almak oldukça önemlidir.

Avukatlar, sürecin en doğru şekilde yönetilmesine yardımcı olarak, müvekkillerinin haklarının korunmasını sağlayabilirler. Ayrıca, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların çözülmesinde de önemli bir rol oynayabilirler. Özetle, evlilik iptali süresi, evlilik iptali şartlarına ve davada yaşanan karmaşık durumlara bağlı olarak değişebilir. Buna ek olarak, avukat desteği almak, sürecin doğru şekilde yönetilmesini sağlamak açısından oldukça önemlidir. Evlilik iptali davası, sonuçları itibariyle boşanma davalarından çok daha karmaşık bir süreçtir ve doğru şekilde yönetilmesi gerekmektedir.

Evlilik İptali Şartları

Evliliğin hukuki yollardan sonlandırılması için gereken şartları belirten hukuki bir kavramdır. Evlilik iptalinin genel şartları düzenlenmiştir.

İlk şart, evliliğin, kanunda belirtilen hallerde yapılmış olmasıdır.

-Kanunda belirtilen hallerde yapılmış olması

-Evlilik ehliyeti bulunmayanların evliliği -Yanıltılarak evlenmeye razı edilen kişilerin evliliği

-Kanunen evlenme yaşının altında olan kişiler

-Herhangi bir şekilde zor ya da şiddet kullanılarak evlenmeye zorlanan kişiler

-Kanunen yasaklanan akraba evlilikleri 

Evliliğin İptali Davası Nasıl Açılır?

Evliliğin iptali, evlilik yoluyla kurulan bağı hukuki olarak sona erdirme işlemidir. Bu işlem, çiftlerin evliliğini sağlamlaştırması ve sonlandırması için yasalara göre yapılmalıdır. Evliliğin iptal edilmesini gerektiren haller mevcuttur. Eğer bu hallere uygun bir durum gerçekleştiyse, mahkemeye başvurarak evliliğin iptal davası açılabilir.

Evlilik birliğinin sağlıklı bir şekilde yürütülemediği durumlarda, evlilik birliğindeki taraflardan birinin ya da her ikisinin de psikolojik bir rahatsızlık yaşaması, şiddetli geçimsizlik, alkol ve uyuşturucu kullanımı gibi nedenler mevcut olabilir. Bu nedenle, evliliğin iptali için gereken koşulların sağlanması durumunda, mahkemeye başvurulabilir ve evliliğin iptal davası açılabilir. 

Evlilik İptal Davası Sonrası Mal Paylaşımı Nasıl Olur? 

Mahkeme kararı doğrultusunda, evlilik birliğindeki mallar eşit oranda paylaşılır. Evliliğin iptali davası açmak isteyen kişiler, dava dilekçesinde gerekli bilgileri, nedenleri ve sebepleri belirterek taleplerini sunmalıdır. Dava dilekçesinin hazırlanması sürecinde, alanında uzman bir hukuki danışmanın yardımı alınması faydalı olacaktır. Evliliğin iptalinde tüm bu adımların doğru bir şekilde izlenmesi son derece önemlidir. Bu nedenle, evliliğin iptal davası açılırken birçok faktöre dikkat edilmelidir. Uzman bir hukuka başvurarak, sürecin sorunsuz bir şekilde ilerlemesine yardımcı olunabilir.

Neden Evliliğin İptal Edilmesi Gerekiyor?

Evlilik, yaşamınızın en önemli kararlarından biri olabilir. Hayatınızın geri kalanını birlikte geçirmeyi planladığınız kişi ile evlilik sözleşmesi imzalarken, çoğu kez aklınızda sadece mutlu bir gelecek vardır. Ancak, hayat her zaman beklediğimiz gibi gitmez ve bazen evliliğin iptal edilmesi gerekiyor. Evliliğin iptal edilmesi, genellikle son çare olduğu için ciddi bir karardır. Ancak, umutlu bir gelecek yerine, evlilik nedeniyle yaşanan stres, mutsuzluk ve huzursuzluk nedeniyle birçok çift için gereklidir. Evliliğin iptal edilmesi, kendinizi yargılanmak zorunda hissetmeniz gerektiği anlamına gelmez. Aslında, bazen boşanma, bireysel olarak ve çift olarak daha mutlu ve sağlıklı olmanızı sağlayabilir. Bu kararı alırken dikkatli düşünmek, doğru adımı atmaya yardımcı olacaktır.  Evliliğin Sona Ermesi Bir çiftin evlilik sözleşmesini sona erdirmesi ve ayrılmasıdır. Genellikle çiftlerin mal varlığı veya çocuklarının velayeti gibi belirli meselelerde bir anlaşmazlıkları vardır. Karar genellikle daha kapsamlıdır ve mali konuların yanı sıra çocukların velayeti, bakımı, ziyaretleri ve nafaka gibi konuları da kapsar. 

Evlilikte Aldatma Ve Boşanma Davası

Evlilikte aldatma son derece hassas bir konudur. Aldatma, evlilik bağlarının zedelenmesine sebep olabilir ve bazı durumlarda evliliğin sona ermesine neden olabilir.

Peki, evlilikte aldatma durumunda ne yapılabilir? Evlilik iptal davası açılabiliyor mu?

Evlilikte aldatma durumunda, eşlerin birbirine karşı duydukları güven sarsıldığı için evliliklerinde sorun yaşayabilirler. Aldatma, evliliğin zedelenmesine yol açar fakat evliliğin sonlandırılması ancak aldatmanın belli şartları karşılaması durumunda mümkündür. Aldatma durumu gerçekleştiği takdirde, eşlerin birbirlerine karşı olan güveni sarsılmıştır ve artık evliliklerine devam etmeleri mümkün olmayabilir. Bu durumda tarafların birbirlerine karşı boşanma davası açılarak evliliğin sona erdirilmesi talep edilebilir.

Evlilikte Aldatma Durumunda Boşanma Davası Açılabilecek Durumlar

  • Aldatma durumu eş tarafından kabul edilmiş ise
  • Aldatmanın tanıkla kanıtlanması durumunda
  • Aldatma durumu eş tarafından inkar edilmiş olsa bile kanıtlanabilmesi

Aldatma durumunun kanıtlanması gerekmektedir. Kanıtlanamayan aldatma durumlarında aldatma nedeniyle boşanma davası için yeterli değildir.

Boşanma Sonrası Mal Paylaşımı Nasıl Olur?

Boşanma sonrası en çok merak edilen konulardan biri, mal paylaşımıdır. Bu noktada, çiftlerin maddi durumları ve daha önceki anlaşmaları göz önünde bulundurularak karar verilir. Mal paylaşımı tarafların ortak mülkleri eşit bir şekilde paylaşılır veya satışından elde edilen gelir eşit şekilde pay edilir.

Eşlerin Özel Mal Varlıkları: Her bir eş, kendi özel mal varlığına sahip olur.

Mal Paylaşımı Anlaşması: Eşler arasında daha önce yapılmış bir anlaşma varsa, bu anlaşmaya uygun şekilde mal paylaşımı yapılır.

Evliliğin sona ermesiyle mal paylaşımı konusunda, çiftlerin dikkatli ve doğru bir şekilde hareket etmesi önemlidir. Bu konuda uzman bir avukattan yardım almak, çiftlerin haklarını ve sorumluluklarını tam olarak anlamalarına yardımcı olabilir.

Evliliğin İptal Davası Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Evliliğin iptal davası nedir?

Evliliğin iptal davası, evliliği geriye dönük olarak hiç var olmamış gibi iptal etme sürecidir. Böylece, evlenme sürecinin kendisi ve sonuçları geçersiz hale gelir.

Evliliğin İptali İçin gereken koşullar nelerdir?

Evliliğin iptali için öncelikle hileli veya yanıltıcı davranışın olması gerekmektedir. Bu durumlar arasında, evlilik öncesi önemli bilgilerin saklanması, zorla evlenme, evlenme işleminin geçerliliğinin olmaması (örneğin, kimlik belgesinde yanlışlık olması) yer alabilir.

Bir kişi aldattıysa, evlilik İptal edilebilir mi?

Hayır, evlilikte aldatma tek başına evliliğin iptalini gerektirmez. Ancak, aldatma evlilik sorunlarının ve boşanma davalarının bir nedeni olabilir.

Boşanmanın gerçekleşmesiyle mal paylaşımı nasıl yapılır?

Boşanmanın gerçekleşmesiyle mal paylaşımı, çiftlerin kendi aralarında veya mahkeme kararıyla belirlenir. Mahkeme, mal paylaşımı konusunda adil bir karar verir ve evliliğin boyutlarına, gelirlerine ve borçlarına göre neyin adil olduğuna karar verir.

Evlilik İptali süresi nedir?

Evlilik iptali süresi, dava açıldıktan sonra yargılama sürecine göre değişebilir. Genellikle 6 ay ile 1 yıl arasında değişebilir.

Evlilik İptal şartları nelerdir?

Evlilik iptal şartları arasında yaşı küçük olanların evlenmesi, zorla evlendirilme durumu, evlilik öncesi yapılan hileli hareketler ve evlilik dışı ilişki yer alır.

Evliliğin İptal sebepleri nelerdir?

Evliliğin iptal sebepleri arasında çiftin arasında olan akrabalık bağı, zorla evlendirilme

Evliliğin İptal davası nasıl açılır?

Evliliğin iptal davası için bir avukat aracılığıyla mahkemeye başvurulması gerekmektedir. Davanın usulüne uygun olarak açılması gerekmektedir.

Evlilikte aldatma nedir?

Evlilikte aldatma ve boşanma davası, bir eşin evlilik sırasında romantik ilişkilerinde başka biriyle ilişki yaşaması durumunda, diğer eşin boşanma davası açma hakkını elde etmesidir.

Evliliğin İptali İle İlgili Yargıtay Kararları

1-YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2006/5711 E. 2006/12979 K.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.

Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir (HUMK m. 76)

Türk Medeni Kanunu’nun 149/2. maddesi “eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse” ve Türk Medeni Kanunu’nun 150/2. maddesi ise “davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden gizlenmişse” hükümlerini taşımaktadır.

Toplanan delillerden davalının cilt (sedef) hastalığının bulaşıcı nitelikte olmadığı ve tedavi edilebilir olduğu, altsoyun sağlığı için ağır bir tehlike de oluşturmadığı ve yukarıda bahsedilen her iki madde hükmüne uymadığı anlaşılmaktadır. Davacının davasının reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.10.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

2-YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2016/25173 E. 2018/12091 K.

Davalı-davacı kadın birleşen dava dilekçesinde, davacı-davalı eşinde bipolar afektif bozukluk bulunduğunu, bu rahatsızlığın kadın ve altsoyu için tehlike arzettiğini ve evlenme sırasında kendisinden gizlendiğini beyan ederek, Türk Medeni Kanunu’nun 150. maddesi uyarınca nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptaline, bu talebin kabul görmemesi halinde Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş, davacı-davalı erkek ise asıl davada evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma talep etmiştir. Mahkemece davalı-davacı kadının evliliğin iptali talebi,eşi tarafından aldatıldığına ilişkin somut bir delil ileri sürülemediği gerekçesiyle reddedilmiş, taraflarca açılan boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Mahkemece somut olayda yapılacak iş; dosya kapsamındaki hastane evraklarına göre davacı-davalı erkekte bulunduğu anlaşılan bipolar duygulanım bozukluğunun Türk Medeni Kanunu’nun 150. maddesi uyarınca davalı-davacı kadın ve altsoyunun sağlığı bakımından ağır tehlike oluşturan bir hastalık olup olmadığına dair resmi sağlık kurulu raporu alınarak davalı-davacı kadının davasında bütün delillerin öncelikle nisbi butlan sebebi ile (TMK m. 150) evliliğin iptali talebi yönünden değerlendirilmesi ve sonucu uyarınca karar verilmesi; kadının açtığı nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptali davasının, davacı-davalı erkek ve davalı-davacı kadın açısından boşanma davaları bakımından bekletici sorun oluşturacağı gözetilerek ve boşanma davaları tefrik edilerek kadının açtığı nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptali davasının sonucu beklendikten sonra boşanma davaları hakkında olumlu ya da olumsuz karar vermekten ibarettir. Bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

3-YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2015/25070 E. 2017/3218 K.

Davacı-karşı davalı erkek tarafından “evlilik birliğinin sarsılması” (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayanılarak açılan boşanma davasına karşı, davalı-karşı davacı kadın tarafından da, “evlilik birliğinin sarsılması” (TMK m.166/1) hukuki sebebine dayalı “karşı boşanma” davası açılmıştır. Davacı-karşı davalı erkek de bağımsız olarak açtığı evliliğin iptali davasında , eşinin evlilik öncesi cinsel ilişki ve başkası ile nişanlılığını sakladığını iddia ederek Türk Medeni Kanununun 150. maddesi uyarınca nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı-karşı davalı erkek tarafından açılan evliliğin iptali davası, tarafların boşanma davası ile birleştirilmiş, birleştirilerek görülen davaların yapılan yargılaması sonucunda ise mahkemece tarafların karşılıklı boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı-karşı davalı erkeğin nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptali davasının reddine karar verilmiştir. Taraflarca temyiz edilmemiş olsa bile, yasaya açık aykırılık bulunması hallerinde hükmün bozulması imkan dahilindedir (HUMK m. 439/2). Davacı-karşı davalı erkek tarafından açılan nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptali davası, boşanma davası açısından bekletici sorun oluşturur. O halde davacı-karşı davalı erkeğin nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptali davasının tefrik edilerek sonucu beklendikten sonra boşanma davaları hakkında olumlu ya da olumsuz karar vermek gerekirken bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

4-YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2017/5989 E. 2018/12811 K.

Mahkemece verilen 26.02.2015 tarihli karar, Dairemizin; 20.12.2016 tarih, 2016/20616 esas ve 2016/16240 karar sayılı ilamıyla; “Davacı-davalı erkeğin dava dilekçesinde, eşinin şizofreni hastası olduğunu, kendisi veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bu hastalığın kendisinden gizlenerek evliliğin gerçekleştiğini, aldatıldığını beyan ederek Türk Medeni Kanunu’nun 150. maddesi uyarınca nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalı-davacı kadın da birleşen dava ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma talep etmiştir. Mahkemece asıl dava ve birleşen davanın kabulü ile Türk Medeni Kanunu’nun 145/3. maddesi gereğince tarafların evliliklerinin mutlak butlan sebebi ile iptaline karar verilmiştir. Hakim talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK m. 26). Mutlak butlan sebebi ile açılmış bir dava bulunmadığı halde talepten farklı olarak Türk Medeni Kanunu’nun 145/3. maddesi uyarınca evliliğin iptaline karar verilmesi doğru olmadığı, taraflarca temyiz edilmemiş olsa bile, yasaya açık aykırılık bulunması hallerinde hükmün bozulabileceği ( HUMK m. 439/2), o halde mahkemece yapılacak iş davacı-davalı erkeğin davası yönünden, delillerin nisbi butlan sebebi ile (TMK m. 150/3) evliliğin iptali davası yönünden değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi, davacı-davalı kadın tarafından açılan boşanma davasında ise, erkeğin açtığı nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptali davasının, boşanma davası açısından bekletici sorun oluşturacağı gözetilerek, boşanma davasının tefrik edilerek erkeğin açtığı nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptali davasının sonucu beklendikten sonra boşanma davası hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmesi” gerektiği yönünde bozulmuş, mahkemece de Dairemizin bozma ilamına uyulmuş, mahkemece kadının boşanma davası tefrik edilmiş, erkeğin nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptali davasının ise reddine karar verilmiştir.

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalının şizofreni rahatsızlığı olduğu halde, bu hastalığı gizleyerek evliliği gerçekleştirdiği, davacı erkek tarafından evlenmeden sonra hastalığın aktif döneminde bu hususun öğrenildiği anlaşılmaktadır.

Türk Medeni Kanunu’nun 150/2 maddesi gereğince aldatma sebebiyle evliliğin iptaline karar verilebilmesi için, davalıda mevcut hastalığın davacı-davalının veya alt soyunun sağlığı için ağır tehlike teşkil edecek nitelikte olması zorunludur.

Mahkemece alınan sağlık kurulu raporunda, kadının bu hastalığının 8 yıllık bir mazisinin olduğu, geçmişte zaman zaman yatarak tedavi edilmeye çalışıldığı, evlenme tarihi itibariyle de davalı kadının işbu rahatsızlığının bulunduğu, bu hastalığın doğası gereği evliliğe engel teşkil ettiği, kendisi ve çevresindekiler bakımından tehlike arzettiği, vasi tayininin de gerektiği belirtilmiştir. O halde, kadının sağlık raporu içeriği dikkate alındığında, davalı kadının şizofreni hastalığının, erkek ya da ileri de olması muhtemel altsoyu açısından ağır bir tehlike arzedebileceği ispatlanmıştır. Bu durumda, mahkemece davacı erkeğin davasının kabulüne karar verilecek yerde yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

5- YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2009/1177 E. 2009/5058 K.

İkinci evlilik ölüm veya boşanma ile sona ermişse sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanı Cumhuriyet Savcısı tarafından kendiliğinden dava edilemez. (TMK. 147/1.md)

K1, davalı K2 ile ilk eşinden boşanmadan 03.05.1989 tarihinde evlendikten sonra 14.12.2005 tarihinde ölmüştür. Evliliğin iptali davası ise 27.01.2006 tarihinde açılmıştır. Dava tarihinde ikinci evlilik ölümle sona ermiş bulunduğundan, Cumhuriyet Savcısı evliliğin iptali davası açamaz. Bu nedenle davanın reddi gerekirken evliliğin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

6- YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2016/8259 E. 2017/9744 K.

Davacı erkeğin boşanmanın fer’ileri ve ziynet alacağına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı erkeğin boşanmanın fer’ileri ve ziynet alacağına ilişkin temyiz itirazları yersizdir.

Davacı- karşı davalı erkeğin evliliğin iptali davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Davacı-karşı davalı erkek evliliğin iptali davası açmıştır. Davalı-karşı davacı kadın ise boşanma ve ziynet alacağı davası açmıştır. Mahkemece erkeğin açtığı evliliğin iptali davası reddedilip kadının açtığı boşanma davası kabul edilerek boşanma kararı verilmiştir. Boşanma hükmü temyizin kapsamı dışında kaldığından boşanma kararı kesinleşmiş ve evlilik boşanma ile sona ermiştir. Bu haliyle evliliğin iptali davası konusuz hale gelmiştir. Gerçekleşen duruma göre, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek üzere evliliğin iptali davasının reddine yönelik hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve

143.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

7- YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2016/6681 E. 201/8870 K.

Dava, davalılar … ile …’in nüfus kayıtlarında evlenmelerine engel olacak hısımlık (akrabalık) bağı bulunduğu (TMK m. 129/1,145/4) gerekçesi ile Cumhuriyet Savcılığı tarafından açılan evliliğin iptaline ilişkin olup, yapılan yargılama sırasında, Mardin 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesince yetkisizlik kararı verilmiş, bu karar temyiz edilmeksizin 07.06.2011 tarihinde kesinleşmiş, dosya mahkemece resen Adana Nöbetçi Aile Mahkemesine gönderilmiştir. Yetkisizlik kararının verildiği tarihte yürürlükte olan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 193 maddesi gereğince dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesi ve davaya yetkili mahkemede devam edilebilmesi için yetkisizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 10 gün içinde davacının dilekçe vermesi veya karşı tarafa yeniden tebligat yaptırması gerekir. Davacının bir talebi olmaksızın yetkisizlik kararı veren mahkemenin dosyayı resen gönderme yetkisi yoktur. Nitekim sonradan yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesinde de benzer yönde hükümler getirilmiştir. Yetkisizlik kararı kesinleştiği tarihten itibaren yasada gösterilen süre içerisinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi yönünde bir talep bulunulmadığına göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken esasına dair hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı …’nin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.

8- YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2013/10046 E. 2013/27539 K.

Davacı, 19.12.2011 tarihli dava dilekçesi ile Türk Medeni Kanununun 166/1.maddesi kapsamında boşanma talep etmiş, 07.05.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını Türk Medeni Kanununun 149/2 maddesi uyarınca evliliğin iptali olarak ıslah etmiştir. Gerek öğretide, gerekse yerleşik yargısal kararlarda, davanın tamamen ıslahında yeni bir dava açılmamış sayılacak, tamamen ıslah edilen dava ilk açılan davanın devamı niteliğinde olduğundan, bunun doğal sonucu olarak, zamanaşımı, hak düşürücü süre ilk davanın açıldığı tarihteki duruma göre dikkate alınacaktır Onun için davanın tamamen ıslahında, ıslah olunan dava, ilk dava gününde açılmış sayılacaktır. Taraflar 12.11.2011 tarihinde evlenmiş, dava ise 19.12.2011 tarihinde açılmıştır. Bu nedenle, davanın süresinde açıldığı kabul edilerek evliliğin iptali davasının esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken 07.05.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile evliliğin iptalinin istendiği ve bu tarihe göre de Türk Medeni Kanununun 152. maddesi gereğince hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın usulden reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

2- Kabule göre de; tefhim edilen kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında; davanın hak düşürücü süreden reddine karar verildiği halde, kararın gerekçesinde davacının ıslah dilekçesi ile bildirdiği tüm delilleri toplanmadığı halde davacının ileri sürdüğü evliliğin iptal sebebinin davacı bakımından evlenmenin iptalini gerektirecek bir yanılgı kabul edilmediği gerekçesi ile davanın esastan da reddedildiği belirtilerek gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılması da doğru görülmemiştir. ,

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

9- YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2011/7085 E. 2012/16374 K.

Taşova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından davalılar E.ve L.’nın teyze-yeğen olduklarından bahisle evliliğin iptaline karar verilmesi dava edilmiş, mahkemece yapılan yargılamalar sonucunda evliliğin iptali talebinin reddine, davalılardan L.’nın anne ve baba kayıtlarının iptaline, L.’nın babasının H. K., annesinin ise H. K. olduğunun tespiti ile anne ve baba isimlerinin bu şekilde düzeltilmesine karar verilmiş, karar nüfus müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.

Evliliğin iptali davası 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi gereği Aile Mahkemelerinin görev kapsamındadır. Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi

davalarında ise görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir (5490 s.Y.md.36/1-a). Görev kamu düzenindedir. Mahkemece evliliğin iptalini gerektirecek derecede yakın hısım olmadıklarını savunan davalılara nüfus kayıtlarının düzeltilmesi için dava açmak üzere süre verilmesi ve açılacak dava bekletici mesele yapılarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, talep ve dava olmadığı halde talep aşılarak nüfus kayıtlarının düzeltilmesine karar verilmesi ve bu şekilde evliliğin butlanı talebinin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

10-YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2011/19201 E. 2012/29730 K.

Dava, nüfus kaydının düzeltilmesi ve mutlak butlan (TMK md. 145/4) sebebiyle evliliğin iptaline ilişkindir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalılardan Zenbile’nin soyadı “Minkeser” olduğu halde, hüküm fıkrasında “Menkeser” yazılması maddi hataya dayalı olup, mahallinde düzeltilmesinin mümkün bulunmasına göre, Cumhuriyet Savcısının nüfus kaydının düzeltilmesi davasına yönelik temyiz itirazları yersizdir.

Evliliğin iptali davası 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun, üçüncü kısmı hariç, ikinci kitabında yer almaktadır. Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında dikkate alınması zorunludur. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun, 5133 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (m. 118-395) kaynaklanan bütün davaların, aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerce bakılacağını; aynı yasanın 2. maddesi de, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde bu kanun kapsamına giren dava ve işlerin aile mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemelerinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Şu halde Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. (H.G.K. 16.11.2005 tarih ve 2/673­617 sayılı kararı) Bu açıklama karşısında; evliliğin iptaline ilişkin davanın, nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davadan tefrik edilip, yeni bir esasa kaydedilerek, ‘Aile Mahkemesi” sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple evliliğin iptali davası yönünden BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davanın ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir