Vasiyetname

Vasiyetname bir ölüme bağlı tasarruftur. Vasiyet eden vasiyetname ile konusu vasiyet edenin malvarlığı olmak üzere ölümünden sonra gerçekleşmesini istediği hususları belirtir. Vasiyetname şahsa sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Yani vekil, vasi, kayyım tarafından yapılamaz. Vasiyetname tek taraflı bir işlem olduğundan karşı tarafın kabulüne bağlı değildir.  

Vasiyetnameler üç tür olarak karşımıza çıkar. Bunlar; resmi vasiyetname, el yazılı vasiyetname ve sözlü vasiyetnamedir.

Vasiyetname Nasıl Hazırlanır?

-Resmi Vasiyetname: Türk Medeni Kanunu m.532’de düzenlenmiştir ve  iki tanığın katılmasıyla resmî memur tarafından düzenlenir. iki tanığın katılmasıyla resmî memur tarafından düzenlenir.

-El Yazılı Vasiyetname: Türk Medeni Kanunu m.538’de düzenlenmiştir ve  yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur. El yazılı vasiyetname, saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hâkimine veya yetkili memura bırakılabilir.

-Sözlü Vasiyetname: Türk Medeni Kanunu m.539-541’de düzenlenmiştir. Sözlü vasiyetin yapılabilmesi için olağanüstü şartların gerçekleşmiş olması ve diğer vasiyetname türlerinin yapılma imkanının olmaması gerekir. Burada, miras bırakan isteklerini sözlü olarak dile getirir ve bunu duyanlar tarafından yazıya geçirilir yahut resmi memura müracaat ederek geçirilmesi sağlanır.

Vasiyetname Kimler Tarafından Yapılır?

Resmi vasiyetname; iki tanık, resmi memur ve vasiyet eden tarafından gerçekleştirilir.

El yazılı vasiyetname vasiyet eden tarafından yapılır ve daha sonra isteğe bağlı olarak kanun maddesinde belirtilen memurlara bırakılabilir.

Sözlü Vasiyetname, vasiyet eden ve bunu duyanlar yahut resmi memur ile yapılır.

Vasiyetnamenin Geçerlilik Şartları

Vasiyetname yapabilmek için 15 yaşını doldurmuş olmak ve ayırt etme gücüne sahip olmak gerekir.

Resmi vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için vasiyet edenle birlikte iki tanık ve resmi memurun bulunması gerekir. Ayrıca TMK m.536/2 gereği resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulamaz.

El yazılı vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için vasiyetnamenin vasiyet eden tarafından el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması gerekir.

Sözlü vasiyetnamede, olağanüstü durumun gerçekleşmiş olması ve diğer vasiyetname türlerinin yapılma imkanının olmaması gerekir.

Vasiyetname Nasıl İptal Edilir?

Türk Medeni Kanunu’nun 557.maddesinde vasiyetnamenin iptaline yönelik dava açmanın koşulları sayılmıştır. Bu şartlar şu şekildedir:

1. Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa,

2. Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa,

3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise, 

4. Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa. 

Türk Medeni Kanunu 558.maddesine göre; iptal davası, tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir.  Dava, ölüme bağlı tasarrufun tamamının veya bir kısmının iptaline ilişkin olabilir. İptal davası, ölüme bağlı tasarrufla kendilerine, eşlerine veya hısımlarına kazandırma yapılanların tasarrufun düzenlenmesine katılmalarının yol açtığı sakatlığa dayandığı takdirde tasarrufun tamamı değil, yalnız bu kazandırmalar iptal edilir. 

Vasiyetnamede Neler Belirtilebilir?

Vasiyetnamede belirli kişi veya kişilere mal ve para bırakılması, bağış yapmak, malvarlığınının paylaştırması gibi hususlar belirtilebilir.

VASİYETNAME NE Zaman UYGULANIR?

Vasiyetname bir ölüme bağlı tasarruf olduğu için vasiyet edenin ölümünden sonra uygulanabilir.

Vasiyetname İle İlgili Yargıtay Kararları

3. Hukuk Dairesi         2013/18224 E.  ,  2014/2251 K.

“İçtihat Metni”


Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davada, muris S.. Ç.. tarafından 1992 tarihli el yazısı vasiyetname ile tüm mal varlığının davalıya bırakıldığı iddasının doğru olmadığı, belgenin müteffevafının son arzularını taşımadığı gibi mektup niteliğindeki yazıların müteveffanın eli ürünü olmadığı, birbirinden farklı el yazısı içerdiği, karışık, anlaşılamayan, tahrif edilmiş ve düzenleme yeri ile tarihinin yazı ile yazılmadığı, vasiyetin geçerlilik şekil ve şartlarını taşımadığı ileri sürülerek iptali istenilmiştir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iptali istenen vasiyetnamenin murisin eli ürünü olduğunun Adli Tıp Raporu ile anlaşıldığı, el yazısı vasiyetnamenin TMK.nun 538.maddesinde ön görülen koşulları taşıdığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Vasiyet, bir kimsenin (gerçek kişi) bizzat yapacağı ölüme bağlı bir tasarruf olup bütün mamelekin veya muayyen bir malın gerçek veya tüzel bir şahsa mülkiyetinin devrini amaçlar.
Miras, murisin ölüm günündeki hükümlere göre mirasçılara intikal eder (4722 S.K. md.17).
Muris, S.. Ç.. 27.10.2001 tarihinde vefat etmiş olup bu durumda 743 sayılı Medeni Kanunun ve yine Medeni Kanunun velayet, vesayet ve miras hükümlerinin uygulanmasına dair Tüzüğün ilgili maddeleri hükümleri gereğince inceleme yapılması gerekir.
743 sayılı Medeni Kanunun 485.maddesinde, el yazısı vasiyetnamenin koşulları belirtilmiştir. Bu madde hükmüne göre; “Vasiyetçinin, bizzat tanzim ettiği vasiyetname; baştan aşağı kadar tanzim edildiği mahal, sene, ay ve gün dahi dahil olduğu halde bizzat kendi el yazısiyle yazılmış ve imza edilmiş olmak lazımdır. Bu suretle tanzim edilmiş olan vasiyetname açık veya kapalı olarak hıfzedilmek üzere sulh hakimine veya katibi adil veya memura tevdi olunur.” Yine aynı yasanın 499 ve 500.maddelerinde de ölüme bağlı tasarrufların iptal sebepleri düzenlenmiştir.
Somut olayda, muris S..Ç.. ile dava tarihi itibariyle halen sağ olan kardeşi H.. Ç.., el yazısı vasiyetnameyi birlikte imzalamışlardır.
Bu durumda hukukumuza göre ortak vasiyetnamenin geçerli olup-olmadığı, murisin işlemlerinin ortak vasiyetname niteliğinde bulunup-bulunmadığı ihtilafın çözümünde önem kazanmaktadır.
Birden fazla miras bırakanın ölümlerinden sonra hüküm ifade etmek üzere, mamelekleri üzerinde tek taraflı olarak tasarrufta bulunmak gayesiyle, birlikte arzularını açıklamalarına ortak vasiyetname denir. Ortak vasiyetnamelerin bu niteliği alabilmeleri için önemli olan vasiyetnamelerin bir tek işlemde (uno actu) birleşmeleri olmayıp birden fazla şahsın mamelekleri üzerinde birlikte tasarrufta bulunma müşterek iradelerinin varlığıdır (Dr. M..D..-Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi 1969/4,sf.165). Başka bir ifade ile aynı işlemle yapılan birbiriyle iç içe geçmiş ve biri diğerine bağımlı vasiyetnameler ortak vasiyetname sayılır. Bu hali ile birisi bakımından şekil şartı tamam olmakla beraber diğeri yönünden şekil şartı eksik kalan vasiyetnameleri geçerli saymak mümkün değildir.
Ne var ki, yapılan ölüme bağlı tasarrufu miras sözleşmesi ve sair kurumlar çerçevesinde yorumlamanın mümkün olduğu durumlarda ise murisin son arzularını ayakta tutmak ve tahvil suretiyle yapılan hukuki işlemin geçerli olduğundan söz edilebilir (örn.2. H.D. 02.03.1990 tarih ve 1989/9067-1990/2434 sayılı kararında birlikte vasiyetnamenin geçersiz olduğunu ancak yapılan hukuki işlemin miras mukavelesi olarak geçerli olduğunu kabul etmiştir).
Gerek doktrin de ve gerekse de Yargısal kararlar incelendiğinde genel olarak ortak vasiyetnamenin değil ama Medeni Kanundaki şekil şartlarından birine (resmi-el yazısı-sözlü vasiyet) uyularak yapılmamış olanların geçersiz olduğu sonucuna varılabilir ki bu da birlikte yapılan vasiyet olacaktır. Örneğin, bir el yazısı vasiyetnameyi vasiyetçilerden biri, her iki mirasbırakanın arzularını açıklayacak şekilde yapmış ve sonra her ikisi de imzalamış iseler; veya vasiyetçiler, birlikte noter önünde son arzularını açıklamış ve noter de her iki iradeyi kapsayacak şekilde bir tek belge düzenlemiş ise o zaman vasiyetname kanundaki şartlara uygun olarak yapılmadığı için geçersiz olacaktır. Bu geçersizliğin müeyyidesi ise butlan değil iptal kabiliyetidir. Zira, ortada şekil şartlarını ihlal etmiş olsa dahi, şeklen bir vasiyetname vardır.
O halde mahkemece, yukarıda açıklanan ilkelerde gözetilerek muris tarafından yapılan vasiyetnamenin niteliği ile yasal düzenlemeler çerçevesinde inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı nitelendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

3. Hukuk Dairesi         2014/9880 E.  ,  2015/3015 K.


“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2013
NUMARASI : 2011/369-2013/703

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:



Davacılar ortak verdikleri dava dilekçelerinde; davalının, 08.12.1998 tarihli el yazılı vasiyetnamaye dayanarak, muris adına kayıtlı evin adına tescilini talep ettiğini, murisin davaya konu evi 27.06.2001 tarihinde satın aldığını, el yazılı vasiyetnamenin 08.12.1998 tarihli olduğunu, bunun, vasiyetnamenin üzerinde yazılı olan tarihten sonra düzenlendiğinin bir göstergesi olduğunu, diğer taraftan vasiyetnamede yalnızca; ” Ben N. İ. , Mersin, ………… Mahallesinde …….. Sokak ve …….. numaralı kat: …..nolu adresteki evimi S.. E..’e bırakıyorum, bana bir şey olması halinde ev tapusunun S.. E..’e geçirilmesi için gereğinin yapılmasını istiyorum” dediğini, oysa murisin gerekçesiz bağışta bulunabilecek bir kişi olmadığını, en azından belgeye ölünceye kadar bakma ibaresini koyacağını, davalının dayandığı belgenin sonradan düzenlenmiş düzmece bir belge olduğunu, el yazılı vasiyetnamedeki imza ve yazının, murisin el yazısı olmadığını belirterek; vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacıların murisi ile 18 yıl beraber yaşadığını, müşterek bir kızlarının bulunduğunu, çocuğunun babası olan murisin 30.05.2010 tarihinde trafik kazası sonucu öldüğünü, davaya konu el yazılı vasiyetnameyi murisin yazdığını, bu vasiyetnameyle kendisine muayyen mal bıraktığını, vasiyetnameye konu edilen dairenin tapuda muris adına kayıtlı olan …… ada ….. parsel üzerindeki zemin katta bulunan …….nolu bağımsız bölüm olduğunu, muayyen mal vasiyetlerinde miras bırakılacak malın vasiyetnamenin yazılma anında murisinin mal varlığı içinde olmasının zorunlu olmadığını savunarak, davanın reddi ile vasiyetname gereği kendisine bırakılan gayrimenkulün adına tesciline karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davacıların, vasiyetnamenin iptali şartlarının mevcut olduğunu kanıtlayamadıklarından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, el yazılı vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir.
Ölüme bağlı bir tasarruf kanunda öngörülen şekillere uymadan yapılmışsa iptali istenilebilir.
Somut olayda; el yazılı vasiyetname 1998 yılında düzenlenmiş, miras bırakan 2010 yılında ölmüştür. Öncelikli sorun, olaya 743 sayılı TKM hükümlerinin mi, yoksa 4721 sayılı TMK hükümlerinin mi uygulanacağı noktasında toplanmaktadır.
Mirasbırakan, 4721 sayılı TMK’nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse, ölüme bağlı tassarruf, 01.01.2002 tarihinden önce yapılmış olsa bile şekli anlamda geçerlilik, miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.
Bu bağlamda, miras bırakan 4721 sayılı TMK’nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra öldüğü için olaya, 4721 sayılı TMK’nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.
4721 sayılı TMK’nın 538. maddesinde, el yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olmasının zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.
El yazısı, yazanı diğer kişilerden ayıran bir özellik olduğu için, el yazılı vasiyetnamenin tamamının vasiyetçi tarafından yazılması gerekmektedir.
Bu konuda bir çekişme varsa el yazılı vasiyetnamenin başından sonuna kadar mirasbırakının el yazısıyla yazılmış olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiden görüş alınmalıdır. Bilirkişi incelemesi yapılabilmesi için de miras bırakanın daha önceki günlere ilişkin yazı örneklerinin temin edilmesi gerekir.
Somut olayda davacılar, iptalini talep ettikleri vasiyetnamedeki yazı ve imzanın murislerine ait olmadığını iddia etmiş olup, mahkemece, 08.12.1998 tanzim tarihli el yazılı vasiyetnamedeki imzanın davacıların murisi N. İ. ‘ın el ürünü olup olmadığı hususunda Adli Tıp ve Grafoloji uzmanından rapor alınmıştır. Hükme esas alınan 02.10.2013 tarihli raporda; inceleme konusu belgede bulunan imza ve yazıyla, N. İ. ‘a ait medarı tatbik olarak gönderilen yazı ve imzaların birbiriyle mukayeseli tetkiklerinde; tersim tarzı, işleklik, doğrultu, hız, alışkanlıklar, istif, eğim, baskı derecesi, başlangıç ve bitiş özellikleri bakımından uygunluk ve benzerlikler tespit edildiği, inceleme konusu yazı ve imzanın N. İ. ‘ın el ürünü olduğu kanaatine ulaşıldığı bildirilmiştir.
Bir belgedeki imza ve yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik araç gereç yardımıyla binoküler mikroskopla büyütülerek kıyaslama, ultraviyole lambası ve ınfraded ışınları altında tahrifat, belgelerin arka yüzündeki yatık ışık verilerek fülaj izi görüntüsü, alttan aydınlatmalı lambalarla imza kopyacılığı, grafolojik, grafometrik esaslar içerisinde milimetrik mukayeseli ölçümler ve belgelerin
niteliğine göre gerekli değişiklik fenni metotlarla yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarını fotoğraf yada diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.(HGK 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E.; 2001/483 K)
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; hangi ortamda, ne tür teknik cihazlar kullanılarak inceleme yapılıp sonuca varıldığı açıklanmamış, ulaşılan sonucun maddi dayanakları denetime elverişli şekilde ortaya konulmamıştır. Bu nitelikteki bir bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca mahkemece; iptali istenen el yazılı vasiyetname ile yöntemince toplanmış karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikteki diğer belgeler üzerinde, yukarıda açıklanan yöntem ve ilkelere uygun olarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

3. Hukuk Dairesi         2014/1585 E.  ,  2014/9545 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : BURSA 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2013
NUMARASI : 2009/206-2013/376

Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali-tenkisi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.


Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacılar vekili dilekçesinde; tarafların 21.12.2008 tarihinde ölen müşterek murislerinin, 11.01.1990 tarihinde noterde düzenlediği vasiyetname ile tüm malvarlığını kız kardeşi olan davalıya vasiyet ettiğini, vasiyetnameyi baskı altında yaptığını, vasiyetname ile davacıların tüm miras haklarının bertaraf edilmek istendiğini belirterek, kanuna aykırı şekilde yapılan vasiyetnamenin iptalini, aksi halde terekenin tenkisine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; TMK.de yapılan değişiklikle kardeşlerin saklı payının kaldırıldığını, tenkis talebinin yersiz olduğunu, vasiyetname düzenlendiği sırada vasiyetçinin hukuki ehliyeti bulunduğuna ilişkin rapor bulunduğunu, iptal ve tenkis koşulları oluşmadığından davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; vasiyetnamenin kanunda aranan şekil koşullarına uygun olduğu, ayrıca vasiyetçinin hukuki ehliyete haiz olduğu, vasiyetnamenin iptali koşullarının bulunmadığı ayrıca murisin ölüm tarihi itibariyle kardeşlerin saklı paylarının kalktığı gerekçeleri ile vasiyetnamenin iptali ve tenkis talebinin reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacılar vekili temyiz etmektedir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, mirasbırakanın okur-yazar olmadığı, vasiyetname düzenlenirken de okur-yazar olmayanlara ilişkin vasiyetname düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda; vasiyetçinin, düzenlenen vasiyetnamenin son arzularına uygun olduğunu beyan etmesi yeterli değildir. Tanıkların da, vasiyetçinin kendi önlerinde beyanda bulunduğunu ve onu tasarrufa ehil gördüklerini ifade edip, bu sözlerin yazılması ile de yetinilmeyip vasiyetnamenin kendi yanlarında resmi memur tarafından vasiyetçiye okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini de belirtmeleri ve bu beyanlarının altını imzalamaları gerekmektedir. MK. 482.md (TMK 535.md.) Ön görülen ilkeler geçerlik şartıdır. Bunlardan birinin eksikliği vasiyetnameyi geçersiz kılar.
Somut olayda; davaya konu vasiyetnamede, tanıkların “mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını” tevsik eden beyanları yoktur. Bu beyanın yokluğu vasiyetnameyi geçersiz kılar.
Hal böyle olunca, mahkemece; MK. 482.(TMK 535/2) maddesindeki şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmeyen vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile vasiyetnamenin şekil şartlarına uygun olduğundan iptal talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

3. Hukuk Dairesi         2017/13409 E.  ,  2017/11833 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:


Davacılar; muris anneleri…’ın 02/04/1991 tarihli vasiyetnamesi ile malik ve mutasarrıfı bulunduğu … … ilçesi … köyü hudutları dahilinde vaki bulunan tüm taşınmazlarını davalıya vasiyet ettiğini, murisin vasiyetnameyi düzenlediği tarihte 77 yaşında olduğunu, sağlık durumunun iyi olmadığını, baskıya maruz kaldığını, hukukça geçerli sayılacak yeterliliği bulunmadığını, kısa süre sonra vefat ettiğini, vasiyetnameyi mirastan mahrum etmek için düzenlediğini belirterek vasiyetnamenin iptaline ve tenkisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, vasiyetname tarihinde sağlıklı, hukuken yeterli ve geçerli sayılacak yapıya sahip olduğunu, herhangi bir etki altında bırakılmadığını, murise çok uzun süre kendisi tarafından bakıldığını, her türlü ihtiyaçlarının karşılandığını, diğer mirasçıları mahrum etmek niyet ve maksadının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; uyuşmazlığa konu vasiyetname okuryazar olmayanlara ilişkin vasiyetnamenin TMK 535/2 maddesine göre; “tanıkların “…miras bırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını” belirten beyanları bulunmadığından geçersizliği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı taraf, vasiyetnamenin düzenlendiği tarih itibariyle murisin tasarruf ehliyeti bulunmaması nedeni ile vasiyetnamenin iptalini, bu taleplerinin reddedilmesi halinde ise vasiyetnamenin tenkisini talep etmiştir.
Bilindiği üzere, Türk yargı sisteminde hâkim kendiliğinden bir davayı inceleyip, uyuşmazlığı çözemez. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak da, hâkim tarafların istekleri (taraflarca hazırlama ilkesi) ile bağlı tutulmuştur(HUMK m.72, 75, HMK. m. 24,25).
Taraflarca hazırlama ilkesinin uygulandığı davalarda deliller kural olarak taraflarca gösterilir; hâkim delillere kendiliğinden başvuramaz. Ancak, hâkim bilirkişi deliline kendiliğinden (resen) başvurabilir(HUMK. m.275, HMK. m. 266).
Bundan başka hâkim, davanın her safhasında, iki tarafın iddiaları sınırları dâhilinde olmak üzere, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında tarafları dinleyebilir ve gerekli delillerin gösterilmesini ve verilmesini emredebilir(HUMK. m. 75/3, HMK. m 31 – Prof. Dr. Baki Kuru; Hukuk Muhakemeleri Usulü, Baskı: … 2001, Cilt:2 Sf: 1922)
Davada, mirasbırakanın vasiyetnameyi düzenlediği tarihte fiil ehliyetinin bulunmadığı ileri sürülmüştür. Bu kapsamda murisin vasiyetname tarihinde fiil ehliyetine haiz olup olmadığı konusunda … Kurumun rapor alındığı,verilen raporda murisin vasiyetname tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğunun belirtildiği görülmektedir.
Davacının iddiası kapsamında inceleme yapılarak rapor alındığı ve murisin vasiyetname tarihinde hukuki ehliyete haiz olduğu anlaşıldığına göre, davacının iddiasını ispatlayamadığı belirlenmektedir. Mahkemece; davacının iddiası kapsamında bulunmayan şekil şartlarının eksikliği nedeniyle davanın kabul edildiği anlaşılmaktadır. Davacının yargılama sırasında şekil şartlarının bulunmadığına ilişkin her hangi bir iddiası mevcut değildir. Kaldı ki mahkemece hükme esas gerekçede belirtilen; tanıkların “…miras bırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını” belirten beyanları bulunmadığı”na yönelik belirlemenin dava konusu vasiyetnamede yer aldığı, “ vasiyetçi…’a huzurumuzda okunduğunu, adı geçenin vasiyetnamenin son isteklerine uygun olduğunu söylediğini ve kendisini bu işi yapmaya yeterli gördüğümüzü onaylarız.” şeklinde tanıkların beyanlarının bulunduğu görülmektedir.
O halde; mahkemece, davacıların murise ait fiil ehliyetine haiz olmadığına ilişkin iddiasına yönelik inceleme yapılarak … raporuna göre vasiyetname tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu belirlendiğinden, vasiyetnamenin iptali talebinin reddine karar verilerek, davacıların tenkis talebi ile ilgili inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; davacıların iddiası bulunmadığı halde vasiyetnamenin şekil şartı eksikliği nedeniyle iptaline karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir