Mirastan Feragat

Mirastan Feragat Sözleşmesi

Mirastan feragat sözleşmesi, miras bırakanın ölümünden önce mirasçı ile aralarında yapılan ve mirastan vazgeçilmesini öngören sözleşmedir. TMK m.528 hükmü bu kurumu düzenlemiştir. Buna göre;

  1. Mirasbırakan, bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir.
  2. Feragat eden, mirasçılık sıfatını kaybeder.
  3. Bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu için de sonuç doğurur.

Mirastan Feragat Sözleşmesi Nasıl Yapılır

Mirastan feragat sözleşmesinin geçerliliği resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. TBK m.532 hükümleri burada uygulama alanı bulur. Buna göre;

  1. Resmî vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmî memur tarafından düzenlenir.
  2. Resmî memur, sulh hâkimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir.

Bu hükmün uygulanmasının nedeni, mirastan feragat sözleşmesinin bir olumsuz miras sözleşmesi olması niteliğinden kaynaklanır. TMK m.545 hükmüne göre;

  1. Miras sözleşmesinin geçerli olması için resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir.
  2. Sözleşmenin tarafları, arzularını resmî memura aynı zamanda bildirirler ve düzenlenen sözleşmeyi memurun ve iki tanığın önünde imzalarlar.

Bu şekil şartları mirastan feragat sözleşmesinin geçerliliğini belirlemektedir. Yukarıda sayılan şartlar mirastan feragat sözleşmesinde bulunmazsa yapılan sözleşme hüküm ve sonuç doğurmayacaktır.

Bursa miras avukatı

Mirastan Feragat Sözleşmesinin Geçerlilik Koşulları

Her şeyden önce sözleşme olması nedeniyle iki kişinin arasında gerçekleşmesi ve karşılıklı anlaşma yönünde iradelerinin uyuşması gerekmektedir. Bu nedenle miras bırakan ve yasal mirasçının bu sözleşmenin tarafları olması gerekir. Bu tarafların bulunup bulunmaması sözleşmenin geçerliliğini etkilemektedir. Ayrıca sözleşmenin resmi şekle uygun olarak yapılması da bir geçerlilik koşuludur. Bunların yanında bu sözleşmenin ivazlı (karşılıklı) yahut ivazsız (karşılıksız) yapılması konusunda taraflar serbesttir.

İvazlı (Karşılıklı) Mirastan Feragat Sözleşmesi

Mirasçı ile miras bırakan arasında yapılan mirastan feragat sözleşmesinde, mirasçı ilerde doğacak olan miras hakkından bir karşılığa bağlı olarak vazgeçmektedir. Bu karşılığın miktarı hakkında bir sınırlama yoktur. Mirasçı kendisine ödenmesi kararlaştırılan ivazın ödenmemesi nedeniyle yaptığı mirastan feragat sözleşmesinden dönebilir. Ayrıca TMK m.528/3 hükmünde “Bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu için de sonuç doğurur.” Denilmek suretiyle ivazlı mirastan feragat sözleşmesinin mirasçının altsoyu için de hüküm ve sonuç doğuracağı düzenlenmiştir.

İvazsız (Karşılıksız) Mirastan Feragat Sözleşmesi

Mirasçı, ileride doğacak miras hakkından hiçbir karşılık almadan vazgeçmektedir. Burada ivazlı mirastan feragat sözleşmesinde olduğunun aksine mirasçı tarafından kullanılan vazgeçme hakkı altsoyu için sonuç doğurmayacaktır. 

Yargıtay Kararları

14. Hukuk Dairesi         2017/5681 E.  ,  2021/1924 K.

  •  


“İçtihat Metni”

14. Hukuk Dairesi


MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
İ

İhbar eden tarafından, davalılar aleyhine 07.03.2016 gününde verilen dilekçe ile vasiyetnamenin açılması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; vasiyetnamenin okunmuş olduğunun tespitine dair verilen 21.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Aydın 2. Noterliği’nin ihbarı üzerine mahkemece, yargılama yapılarak, muris …’ya ait 06/03/1989 tarihli 07681 yevmiye numaralı mirastan feragat sözleşmesinin açılıp okunmasına ve vasiyetnameden bu şekilde el çekilmesine karar verilmiş; hüküm mirasçı … tarafından temyiz edilmiştir.
… ile … tarafından 06/03/1989 tarihinde Aydın 2. Noterliği nezdinde 07681 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde mirastan feragat sözleşmesi imzalanmış olup muris … 24/12/2016 tarihinde vefat etmiştir.
Mirastan feragat sözleşmesi ve kapsamı Türk Medeni Kanunu’nun 528 ve devamındaki maddelerinde düzenlemiş olup, miras sözleşmesinin bir çeşididir. TMK’nın 545. maddesi uyarınca miras sözleşmesinin geçerli olabilmesi için resmi vasiyetname şeklinde yapılması zorunludur. (Yargıtay İ. B. K. 11.02.1959 tarih 16/14 sayılı Kararı) Vasiyetnamenin açılması ise TMK’nın 596. Maddesinde düzenlenmiş olup vasiyetname açılırken sulh hakimince izlenmesi gereken usul belirtilmiştir. Miras sözleşmesinin ve bu kapsamda yer alan mirastan feragat sözleşmesinin “resmi vasiyetname şeklinde yapılması hususu yalnızca” geçerlilik şekline ilişkin olup, mirastan feragat sözleşmelerinin vasiyetnamelerdeki usul doğrultusunda açılıp okunacağına ilişkin kanunda bir hüküm bulunmadığı gibi noterde düzenlenmiş olan mirastan feragat sözleşmesinin miras bırakanın ölümü halinde sulh hakimine gönderilmesine dair de bir düzenleme söz konusu değildir. Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının temyiz eden mirasçı …’e iadesine, 18.03.2021 günü oy birliğiyle karar verildi.

8. Hukuk Dairesi 2008/2053 E., 2008/3995 K.

  MİRASTAN FERAGAT SÖZLEŞMESİ

  MİRASTAN FERAGAT SÖZLEŞMESİNİN İPTALİ

  4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 528 ]

“İçtihat Metni”

Esra ile Mehmet aralarındaki mirastan feragat sözleşmesinin iptali davasının reddine dair (Beykoz Birinci Asliye Hukuk Hakimliği)’nden verilen 15.02.2008 gün ve 21/16 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı Esra vekili, ortak miras bırakan Fahrettin ile vekil edeni arasında yapılan ve mirasçılardan Mehmet lehine feragati içeren 12.07.2005 gün ve 14210 yevmiye numaralı mirastan feragat sözleşmesinin iptaline, vekil edeninin miras payının tespiti ile hakkı olan 3/24 payın verilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, miras bırakan Fahrettin’in sözleşmenin kurulduğu tarihte fiil ehliyetine sahip olduğunu, dayanılan diğer sebeplerin yerinde bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, miras bırakan Fahrettin’in sözleşmenin yapıldığı tarihte fiil ehliyetine sahip olduğu, sözleşmenin iptalini gerektiren herhangi bir neden bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı Esra ile davalı Mehmet’in 26.10.2005 tarihinde vefat eden Fahrettin’in mirasçıları olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı Esra ile miras bırakan Fahrettin arasında yapılan ve Beyoğlu Dokuzuncu Noterliği’nce düzenlenen 12.07.2005 gün ve 14210 yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Mirastan Feragat Sözleşmesi” başlıklı belgede, 500.000 YTL karşılığında davacı Esra’nın, miras bırakanı Fahrettin’den kalacak miras payından davalı Mehmet lehine feragat ettiği, sözleşmenin Mehmet’in de katılımıyla düzenlendiği açıklanmıştır.

Dava, TMK’nın 528. maddesi uyarınca davacı ile miras bırakan arasında kurulan mirastan feragat sözleşmesinin iptali ve miras payının tanınması isteğine ilişkindir. Anılan hükme göre miras bırakan bir mirasçı ile karşılıksız veya karşılık sağlanarak böyle bir sözleşmeyi yapabilir. Davacı vekili, miras bırakan Fahrettin’in sözleşmenin kurulduğu tarihte yakalandığı hastalık ne-deniyle fiil ehliyetine sahip olmadığını, hile yapılarak vekil edeninin hataya düşürüldüğünü, sözleşmede öngörülen paranın ödenmediğini ileri sürerek iptal ve tescii isteğinde bulunmuştur. İleri sürülen ehliyetsizlik ve rızayı ortadan kaldıran sebeplerin varlığı halinde, ehliyetsizlik halinde süreye bağlı olmaksızın, hata veya hile durumunda ise, bu olguların öğrenildiği, tehdidin etkisinden kurtulduğu andan itibaren buna maruz kalan taraf sözleşmenin feshini/iptalini isteyebilir. Diğer yönden bu sebeplerin her biri yalnız başına sözleşmenin iptali nedenleridir. Görülmekte olan davada miras bırakan Fahrettin’in dosya arasındaki Adli Tıp Kurumu’nca verilen rapor ve belgelere göre sözleşmenin yapıldığı tarihte fiil ehliyetine sahip olduğu belirlenmiş, bu husus ayrıca iptali istenilen sözleşme içeriğinden de anlaşılmıştır. Diğer yönden davacı hileye düşürülerek sözleşmenin düzenlendiği de kanıtlanmamıştır. Öngörülen 500.000 YTL bedelin miras bırakan Fahrettin tarafından davacıya ödendiği noterce düzenlenen sözleşmede belirtilmiş olup, belgenin aksi aynı güçte başka bir beige ile kanıtlanamadığı gibi, takdiri delillerle de bu yön doğrulanmamıştır. Yukarıdan beri yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve dosya içeriği ile resmi biçimde düzenlenmiş bulunan sözleşme gözönünde tutularak, mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olmasında kanuna aykırı bir yön görülmemiştir.

Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), 17.07.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

2. Hukuk Dairesi         2007/2597 E.  ,  2007/4205 K.

  •  


“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ       :Tekirdağ S.H.
TARİHİ        :17.5.2006
NUMARASI           :218-561
TEMYİZ EDEN       :Davacı
   
Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı; murisi ve babası O. Ö.’ın 5.1.1992 tarihinde vefat ettiğini Tekirdağ Sulh Hukuk Mahkemesinin 2.10.1992 tarih ve 1992/245-837 esas ve karar sayılı kararı ile mirası 56 pay kabul edilerek 14 payının eşi R. Ö.’a, 6’ar payının da çocukları Ş., M., H., F., G. ve R.’a, 3’er payının da torunları Ö. ve Ö.’a aidiyetine karar verildiğini; mirasçılardan Ş. Ö., M. Ö. ve F. B.’un ivazlı olarak mirastan feragat etmeleri nedeniyle mirasçılık hakları kalmadığını iddia ile feragat yönüde dikkate alınarak mirasçılık belgesi verilmesini istemiştir.
Mahkemece 17.5.2006 tarih ve 2006/218-561 esas ve karar sayılı kararda mirastan feragat sözleşmesine hiç değinilmeksizin muris O. Ö.’ın mirası 56 pay kabul edilmiş ve mirastan feragat edenlerede pay verilmiştir.
Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mirasçılık ve mirasın geçici, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. (4722 Sayılı Kanun mad.17)
Mirasçılardan Ş. Ö., M. Ö. Ve F. B. Tekirdağ 2. Noterliğinin 17.8.1984 tarih ve 9606 yevmiye sayılı feragat sözleşmesi ile H. Ö., G. Ö., R. Ö.ve İ. Ö. lehlerine (…. kardeşlerimiz, eğer miras bırakandan önce ölmeleri halinde mirastan mahrumiyet hallerinde mirastan ret hallerinde yani bu durumlara maruz kalsalar dahi maruz kalanın veya kalanların miras hak ve hisseleri bizlere değil bu durumda bulunan veya bulunanların eş veya çocuklarına geçecektir…) ivaz karşılığı mirastan feragat etmişlerdir. İ. Ö. muristen önce 22.1.1989 tarihinde ölmüştür.
Mirastan feragat sözleşmesi Noterliğin ve Cumhuriyet Başsavcılığının yazısı üzerine Tekirdağ Sulh Hukuk Mahkemesinin 1992/149 Esas sayılı dosyasında okunmuş, 23.2.1993 tarih ve 1992/149 Esas, 1993/108 Karar sayılı kararı ile “Ş. Ö., F. B. ve M. Ö.’ın murisleri O. Ö.’ın mirasından feragat ettiklerinin tesciline” karar verilmiş ve bu karar 2.1.1998 tarihinde kesinleşmiştir.
    ../…
743 Sayılı Türk Kanunu Medenisinin 475. maddesinde “bir kimse, mirasçılardan biri ile ivazlı veya ivazsız, mirasçılıktan feragat mukavelesi yapabilir. Bu suretle feragat eden kimse; mirasçı sıfatını zayi eder.
Feragat mukavelesi ivazlı olduğu takdirde hilafı şart edilmedikçe feragat eden kimsenin füruuna da müessir olur” denilmektedir.
Mirastan feragat eden mirasçı, tereke ile ilişkisini tüm olarak kesmiş sayılmaz. Miras açıldığında (TKM.md.539) terekenin borcu alacaklarından çok olupta mirasçı olanlar bunu ödemeye yanaşmazsa, mirastan feragat eden kişi önceki beş yıl içinde miras bırakandan feragatin ivazı (karşılığı) olarak aldığı şeyi ve semeresinden elinde kalanı geri vermekle yükümlüdür. (TKM. md. 477) Öte yandan hakkında tenkis davası açıldığı zaman mirastan feragat eden mirasçı, sözleşme ile aldığını geri vererek terekenin taksimine iştirak edebilir. (TKM.m.416) Görülüyorki mirastan feragat edenin mirasla ilişiği tamamen kesilmez.
Veraset belgesi istemek maddi bir olayın varlığını ikrar ve kişiler arasındaki irs ilişkisini tesbit ettirmekten ibarettir. İsteğiin bu niteliği itibariyle mahkemeye başvurmak mirasçının ne bir hakkının yitirilmesine, ne de veraset durumunda bir değişiklik meydana getirilmesine yol açar.
Murisin çocukları Ş. Ö., M. Ö. (A.) ve F. B. mirastan feragat nedeniyle mirasçılık sıfatını kaybetmişlerdir. Mirastan feragat sözleşmesinin bulunması mirasçılık belgesi istemeye engel değildir. Ancak mirasçılık belgesinde bu hususa işaret edilmeli ve mirasçılık sıfatını yitiren kişilerin paylarının kime veya kimlere kaldığı hüküm fıkrasında gösterilmelidir. Bu hususlar dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

      SONUÇ:Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 15.03.2007 (Prş.)

14. Hukuk Dairesi         2017/1871 E.  ,  2017/5019 K.

  •  


“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 10.03.2014 gününde verilen dilekçe ile mirastan feragat sözleşmelerinin hükümsüzlüğünün tespiti ve mirasçılık belgelerinin iptali talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 28.02.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. … ile karşı taraftan davacılar vekili Av. …geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacılar vekili, 10/03/2014 tarihli dilekçesi ile davacılar ve davalının ortak murisi olan …’in 29/01/2008 tarihinde öldüğünü, davacıların murisin birinci eşinden olan çocukları olduğunu, davalının ise murisin ikinci eşi olduğunu, murisin ölümünden çok önce 29/09/1998 tarihinde davacı çocukları …, …, ve … ile ivazlı olarak mirastan feragat sözleşmesi yapıldığını; ancak, TMK’nun 529/2 maddesi uyarınca mirastan feragat sözleşmelerinde kimin lehine feragat edildiğinin belirtilmediği gibi içerik yönünden de “… İleride murisim olacak …’in sağlığında bana vermiş olduğu 200.000.000 Lira değerindeki TC hudutları dahilinde bulunan bilumum tapulu veya tapusuz gayrimenkulleri MK’nun 475. maddesi gereğince ileride bana gelecek mirastan feragat ediyorum. Bu feragatım ivazlı olduğundan feragatın mirasçılarım için de müessir olacaktır…” denilmek suretiyle hangi taşınmazın kastedildiği belli olmaksızın sözleşme düzenlendiğini ileri sürerek sözleşmelerin hükümsüzlüğünün tespiti ile Foça Sulh Hukuk Mahkemesinin 30/11/2010 tarih 274/351 sayılı ve 09/08/2011 tarih ve 100/243 sayılı mirasçılık belgelerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, öncelikle TMK 559. maddesine göre feragat tarihinden itibaren 16 yıl, murisin ölümünden itibaren altı yıl geçtiğinden sözleşmeye icazet verildiğini, bir yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu, feragat sözleşmelerinin TMK 528. maddesine uygun olarak yapılmış olduğu gibi lehine feragat edilen tek mirasçının murisin eşi olan … olduğunu, davacıların da taraf olduğu, mirasçılık belgesinin iptali ve yenisinin verilmesine dair ilamlarda taraf olmalarına rağmen böyle bir iddiayı ileri sürmediklerini, ayrıca ibraz edilen muris …’e ait vasiyet niteliğindeki (Sevgili Eşim) başlıklı yazılı belge içeriğinde (davacı çocuklarının miras üzerinde hiçbir hak iddia edemeyeceklerini) açıkça vurgulamış olduğunu, davanın hakdüşürücü süre ve esastan reddini savunmuştur.
Mahkemece, TMK 529/2 maddesine göre, davalı eşin, diğer mirasçılarla aynı zümrede yer almadığı, belli bir kişi lehine yapıldığı açık bir şekilde yazılmayan mirastan feragat sözleşmelerinin mahkeme tarafından belli bir kişi lehine yapılmadığı kabul edilerek mirastan feragat eden davacılar dışında aynı zümrede başka mirasçı bulunmadığı dikkate alınarak davanın kabulü ile Türk Medeni Kanunun 529/2. maddesi gereğince 29/09/1998 tarih 14644, 14645 ve 14646 yevmiye numaralı Düzenleme Sureti İle Mirastan Feragat Sözleşmelerinin HÜKÜMSÜZ OLDUKLARININ TESPİTİNE, Foça Sulh Hukuk Mahkemesinin 30/11/2010 tarih ve 2010/274 Esas ve 2010/351 Karar sayılı ve 09/08/2011 tarih ve 2011/100 Esas ve 2011/243 Karar sayılı MİRASÇILIK BELGELERİNİN İPTALİNE, karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … vekili temyiz etmiştir.
Dava mirastan feragat sözleşmelerinin hükümsüzlüğünün tespiti ve mirasçılık belgelerinin iptali istemine ilişkindir.
TMK 528. maddesinde “Mirasbırakan, bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir.Feragat eden, mirasçılık sıfatını kaybeder. Bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu için de sonuç doğurur.”
TMK 529. maddesinde mirastan feragat sözleşmesi belli bir kişi lehine yapılmış olup bu kişinin herhangi bir sebeple mirasçı olamaması halinde, feragatin hükümden düşeceği, mirastan feragat sözleşmesi belli bir kişi lehine yapılmamışsa, en yakın ortak kökün altsoyu lehine yapılmış sayılacağı ve bunların herhangi bir sebeple mirasçı olamaması halinde, feragatın yine hükümden düşeceği öngörülmüştür.
Dava konusu 29.09.1998 tarihli 14644, 14645 ve 14646 yevmiye nolu TMK’nın 528. maddesine dayalı olarak yapılan mirasdan feragat sözleşmelerinin yasal koşullarına uygun olduğu gibi TMK 529. maddesine göre hükümden düşmesini veya iptalini gerektirir haklı ve hukuki bir sebep bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.


SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün BOZULMASINA, 1.480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

14. Hukuk Dairesi         2016/8822 E.  ,  2019/2813 K.

  •  


“İçtihat Metni”


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Davacı vekili tarafından 05.12.2014 gününde verilen dilekçe ile mirastan feragat sözleşmesinin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, mirastan feragat sözleşmesinin iptali isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin mirasbırakan … ile 18.02.2014 tarihinde evlendiğini, 25.02.2014 tarihinde … 1. Noterliğinin 04908 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde mirastan feragat sözleşmesi ile müvekkili ile mirasbırakan arasında ivaz karşılığında mirastan feragat sözleşmesi akdettiklerini, mirastan feragat sözleşmesinin tanıklarından birinin mirasbırakanın çocuğu olan davalı … olduğunu, Türk Medeni Kanunu madde 536 uyarınca mirasbırakanın altsoyunun tanık olarak mirastan feragat sözleşmesine katılmasının yasak olduğunu, bu nedenlerle mirastan feragat sözleşmesinin geçersiz olduğunu beyanla mirastan feragat sözleşmesinin iptalini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … vekili temyiz etmiştir.
Mirastan feragat sözleşmesi (TMK. md. 528), miras sözleşmesinin bir çeşidi olduğundan, resmi vasiyetname şeklinde yapılması zorunludur. (TMK. md. 545 ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kanunu 11.02.1959 tarih, 16/14 sayılı kararı ). Türk Medeni Kanunu m. 536’da yer alan mirasbırakanın altsoy kan hısımlarının resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamayacağına ilişkin kural, mirastan feragat sözleşmesi için de geçerlidir. Mirasbırakanın altsoyu olan davalı …, davaya konu … 1. Noterliğinin 25.02.2014 tarihli ve 04908 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde mirastan feragat sözleşmesinde tanık olarak yer almıştır. Bu nedenle geçerli bir mirastan feragat sözleşmesinden söz edilemez. Ancak, davacı aynı mirastan feragat sözleşmesinde bütün miras hisselerinin tamamından murisi …’dan aldığı 20.000TL bedel karşılığında feragat ettiğini, feragat bedeli olan 20.000TL’yi murisi …’dan nakden ve defaten noterliğin haricinde aldığını ifade etmiştir. Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz (TMK m. 2). Edimlerin ifasından sonra davacının şekil eksikliğini ileri sürerek, gerçekleştirdiği hukuksal işlemin iptalini istemesi; Medeni Kanununun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük ilkesine aykırıdır. Bu bakımdan; mahkemece şekil eksikliği nedeniyle iptal isteminin reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuş; bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
27.03.2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

(Muhalif)



K A R Ş I O Y
Ölüme bağlı tasarrufların hüküm ve neticelerini, mirasbırakının ölümünden sonra meydana getirmesi söz konusu olduğu için, bu özelliği nedeniyle, kanun koyucu bu tasarrufların kurulmasını sıkı şekil şartına bağlamıştır.
Kanun koyucu ölüme bağlı tasarrufların yapılması için iki farklı şekil şartı öngörmüştür. Bunlardan biri, mirasbırakanın tek taraflı yaptığı ve her zaman dönebileceği vasiyetname (MK 531-544), diğeri iki taraflı, bağlayıcı özelliği olan miras sözleşmesidir.
Miras sözleşmesinin geçerli olması için Türk Medeni Kanununun 545/I. maddesi uyarınca resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir.
Türk Medeni Kanununun 536. maddesinde resmi vasiyetnamede yer alacak tanıkların bazı özellikleri taşıması hükme bağlanmış; bazı kişilerin resmî memur veya tanık olarak, resmî vasiyetnamenin tanziminde yer alamayacağı açıkça öngörülmüştür. Düzenlemeye katılma yasağını öngören 536. madde emredicidir.
Türk Medeni Kanununun 536. maddesinin 1. fıkrası mutlak yasakları öngörmüştür. Birinci fıkraya göre “Fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar, okur yazar olmayanlar, mirasbırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamazlar”.
Kanun koyucu, Türk Medeni Kanununun 536/I. maddesine tanıkların ve resmi memurun tarafsızlığının sağlanmasını istediği için böyle bir hükmü düzenlemiştir.
Türk Medeni Kanununun 536/I. maddesinde öngörülen unsurlardan birini içinde barındıran resmî vasiyetname resmi şekle aykırı olarak düzenlenmiş addedilir ve işlem iptal davasına konu edilebilir.
Mirastan feragat sözleşmesi, hukuki niteliği itibariyle bir miras sözleşmesi olduğu için, yukarıda açıklanan kurallar mirastan feragat sözleşmesinin kurulmasında da geçerli olacaktır.
Muris ile davacı arasında … 1. Noterliğinde düzenlenen 25.02.2014 tarihli mirastan feragat sözleşmesine miras bırakanın altsoyu olan … tanık sıfatı ile katılmıştır.
Türk Medene Kanununun 536. maddesinde belirtilen emredici ve yasaklayıcı kural nedeniyle mirastan feragat sözleşmesinin iptaline karar veren ilk derece mahkemesinin kararı doğrudur.
Temyiz itirazlarının reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun kararına katılamamaktayım.

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir