Maaş Haczi ve İşverenin Maaş Haczinden Sorumluluğu; Bir kişi hakkında icra takibi başlatıldığında, çalıştığı kurumun kamu ya da özel sektör olması fark etmeksizin alacaklı talebine göre icra müdürlüğü tarafından işverene maaş haciz işlemi uygulanabilir. İşveren, icra dairelerinden gelen tebligat üzerine işçinin maaşı üzerindeki tüm hacizleri bildirmekle yükümlüdür. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 35.maddesi uyarınca işçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemez. Ancak nafakaya ilişkin hükümler aynı madde hükmünde saklı tutulmuştur. İşveren işçinin maaş ve ücretlerinin ödeme gününde %25’ini keserek haczedilen dosyaya ödemek zorundadır. Aksi takdirde, işveren yapılan borç tutarı kadar sorumlu kabul edilebilir ve alacaklı, işveren hakkında haciz işlemi başlatabilir. Bu durumda, İcra ve İflas Kanunu’nun 355 ve sonrası maddeleri uyarınca hareket edilir.
Alacak tahsilinde en yaygın yöntem olan maaş haczi, alacaklılar tarafından kullanılmaktadır. Maaş haczi konusunda yasal sorumluluk işverenin üzerindedir ve borcunu ödemeyen işveren, borçlu olmadığı bir borçtan dolayı sorumlu tutulabilir. Bu nedenle, maaş haczi taleplerinin dikkatli bir şekilde incelenmesi, işçilerin sicil dosyalarında kaydedilmesi ve birden fazla maaş haczi varsa doğru sıraya konulması gerekmektedir. Aksi takdirde, yanlış işlem yapılması durumunda işveren hem işçiye hem de bilmediği bir alacaklıya karşı sorumlu tutulabilir.
Maaş Haczi Nedir?
“Maaş haczi” ifadesi, bir çalışanın borçlarını ödemek için maaşından kesinti yapılması işlemidir. Bu işlem, mahkeme kararı ile gerçekleştirilebilir ve borçlu kişinin maaşının belirli bir yüzdesi haczedilebilir. Maaş haczi, borçlunun maddi durumunu düzeltmek için bir çözüm olarak kullanılır ancak borçlu için zorlu bir süreç olabilir.
İşveren, İcra ve İflas Kanunu’nun 83. maddesi uyarınca, bir çalışanın kesinleşmiş borcu nedeniyle aldığı ücret, prim, ikramiye veya diğer haklarının tamamı veya bir kısmı haczedilerek icra dairesine ödenir. Bu işlem, “maaş haczi” olarak adlandırılır.
Maaş Haczinde İşverenin Alacaklıya Karşı Sorumluluğu
Bir çalışanın maaşı haczedilirse, işveren veya kanuni temsilcisi, haczin uygulandığını ve borçlunun maaşından kesilen tutarı icra dairesine bildirmekle yükümlüdür. Borç tamamen ödenene kadar, işveren haczolunan tutarı borçlunun maaşından kesip derhal icra dairesine yatırmak zorundadır. Bu görevini yerine getirmeyen işveren, mahkeme kararı olmaksızın borçlunun maaşından kesmediği miktar kadar sorumlu tutulur. Ancak tüm borçtan sorumlu değildir.
Bir işçinin ayrılması halinde, işveren İcra Dairesine durumu bildirmekle yükümlüdür. İİK m. 357’ye göre, işveren kanuna uygun olarak yapılan tebliğ ve emirleri derhal yerine getirmeli ve sonuçlarını geciktirmeden İcra Dairesine bildirmelidir.
Maaş Haczi Yargıtay Kararları
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/39 E., 2021/207 K.
DAVALILAR : 1-… vekili Avukat …
2-…
DAVA TARİHİ : 11.08.2014
HÜKÜM/KARAR : Ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen maaş haczine itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece (kapatılan 23.Hukuk Dairesi) kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine
karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; icra dosyasında düzenlenen maaş haczi sırasına göre 4. sırada olduğunu, ilk üç sırada olan dosyalarda alacaklı olan davalının borçlu ile kardeş olduklarını, takiplerin bonoya dayandığını, kardeşlerin birbirinden bono almalarının ve maaş haczinde bulunmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ilk üç sıradaki alacakların muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dördüncü sıradaki alacağının birinci sıraya alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile kardeşleri arasında uzun süreden beri alacak borç ilişkisi olduğunu, çeşitli bankalardan çektiği kredi bedellerini kardeşlerine verdiğini, bunun karşılığında onlardan senet aldığını, kardeşine banka havalesiyle para gönderdiğini, aralarındaki borç ilişkisinin gerçek olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece 05.03.2015 tarihli ve 2014/489 Esas, 2015/126 Karar sayılı kararıyla; … yönünden davanın kabulüne, … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin (kapatılan 23.Hukuk Dairesi) 18.10.2017 tarihli ve 2015/7160 Esas, 2017/2733 Karar sayılı ilamıyla mahkemece maaş haczi ile ilgili yapılan sıralamanın sıra cetveli gibi yorumlanıp ispat yükünün davalıda olduğunun kabulü ile verilen kararın gerekçesinin yerinde olmadığı, İİK’nın 83.maddesinde maaş haczi ile ilgili sıra cetvelinin yapılamayacağı, maaş haczinde yapılan sıralamaya vaki muvazaa iddiasında genel muvazaa olduğu gibi ispat yükünün davacıda olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 05.06.2018 tarihli ve2017/704 Esas,2018/321 Karar sayılı kararı ile muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasında ispat yükünün davalı da olduğu, davalıların kardeş olduğu, davalı … ile davalı … arasında gerçek bir borç-alacak ilişkisinin bulunmadığı, davalı …’nün bu yolla davacı bankanın maaşına koyacağı haczin önüne geçtiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1-Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2-Dairemizin (kapatılan 23.Hukuk Dairesi) 19.01.2021 tarihli ve 2018/2133 Esas, 2021/87 karar sayılı ilamı ile Dairemiz bozma kararına uyulmuş ise de fiili direnme oluşturacak şekilde bozma gerekleri yerine getirilmeden ilk karardaki aynı gerekçe benimsenerek hüküm kurulmasının doğru olmadığı belirtilerek ilk bozma ilamındaki gerekçelerle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile maaş haczine yapılan sıralamaya vaki muvazaa iddialarında genel muvazaada olduğu gibi ispat yükünün davacıda olduğu, davacının davalı … ve borçlu arasında gerçek bir borç ilişkisi bulunmadığını ve işlemlerin muvazaalı olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; maaş haczine ilişkin işlemlerin sıra cetveli hükmünde olduğunu, bononun gerçek borç ilişkisine dayanmadığını, davalı ile borçlunun kardeş olduğunu, ödeme emrinin tebliğ edilememesi üzerine postaneye giderek tebliğ alındığını, haczedilen eşyaların yediemin olarak borçluya bırakıldığını ve satışının yapılmadığını bunların muvazaaya kanıt olduğunu, kardeşler arasında yapılan tasarruf işleminin yapılma amacına bakılmaksızın iptali gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık,maaş haczine ilişkin sıralamanın muvazaaya dayalı olarak iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 83 üncü maddesi,
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple ;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başka bir Yargıtay Kararı ise şöyle..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI :
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen haczin kaldırılması davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar … A.Ş. yönetim kurulunda ve bu şirketin çalıştığı … isimli okulda fiilen bir süre görev yaptıklarını, …. … … Müdürlüğü’nce emekli maaşlarına haciz konduğunu, müvekkillerinin şirket yönetiminden nisan 2002 senesinde ayrıldıklarını, haciz işleminin ise 13.03.2008 tarihinden bu yana konulduğunu öğrendiklerini, borçlu şirketin halen faaliyet gösterdiğini, anonim şirketin borcu nedeniyle 3. kişilerin sorumluluğunun şirketin mal varlığı veya ortakların taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı olduğunu, 6183 sayılı Kanuna göre şirketin kamu borcunu ödememiş olması ve kamu alacağın şirket mal varlığından tahsil edilememiş olduğunun hukuken tespit edilmesi gerektiğini, müvekkillerinin borçlu şirkete şahsi borçları bulunmadığı gibi 506 sayılı Kanun’un 121 inci maddesi gereği bağlanan gelir ve emekli aylıklarının haczedilemeyeceği hükmünün davalı kurum tarafından ihlal edildiğini, bu nedenlerle … … Müdürlüğü’nce emekli maaşı üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasına, yasal olmayarak yapılan kesintilerin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; kurum işlemlerinin yerinde olduğunu, davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 12.09.2011 tarihli ve 2011/24 Esas, 2011/704 Karar sayılı kararıyla,
Davanın feragat nedeniyle reddine, karar vermiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılardan … vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 24.12.2020 tarihli ve 2020/9073 Esas, 2020/7703 Karar sayılı Bozma İlamında;
2.1 Davacı … yönünden;
Feragat, davayı kesin olarak sonuçlandıran bir hukuki neden olduğundan, Mahkemece, davadan feragat eden … yönünden verilen feragat nedeniyle red kararı usul ve yasaya uygun olup kararın onanmasına,
2.2 Davacı … yönünden;
Dosyada davacı … yönünden verilmiş feragat beyanı bulunmadığından, davacı … yönünden verilen feragat nedeniyle red kararı isabetsiz olduğundan bahisle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
Davacı …, davadan feragat etmiş olup feragat kesin hüküm gibi sonuç doğuracağından davacı yönünden davanın feragat nedeniyle reddine,
Davacı … yönünden ise davacının emekli maaşı üzerindeki davalı kurumca konulan 1.sıradaki haciz işlemine yönelik 2001/707, 2001/1948, 2001/4682, 2003/3013 sayılı icra dosyalarında davacının borcunun zamanaşımı nedeniyle sona erdiğinin tespitine, davacının maaşı üzerinde bulunan 1. sıradaki hacizin kaldırılmasına, davalı Kurum tarafından usulüne uygun ödeme emri tebliğ edilmediğinden davalı kurum işleminin iptali gerektiği gerekçesiyle,
Davacı …’ın açtığı davanın feragat nedeniyle reddine,
Davacı …’ın açtığı davanın kabulü ile;
Davacının emekli maaşı üzerindeki davalı kurumca konulan 1.sıradaki haciz işlemine yönelik 2001/707, 2001/1948, 2001/4682, 2003/3013 sayılı icra dosyalarında davacının borcunun zamanaşımı nedeniyle sona erdiğinin tespitine, davacının maaşı üzerinde bulunan 1. sıradaki hacizin kaldırılmasına,
Davalı Kurum tarafından usulüne uygun ödeme emri tebliğ edilmediğinden davalı Kurum işleminin iptaline, karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili: davanın açılmasına Kurum sebebiyet vermediğinden vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 5510 sayılı Kanunun 93 üncü maddesi, 6183 sayılı Kanunun 58 inci maddesi, 7326 sayılı Kanun
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle davalı kurum vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi
2015/24174 E. , 2016/1687 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi…..tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Borçlu vekili, borçlunun maaş haczine verdiği muvafakatın geçersiz olduğunu, müvekkilinin maaşından aynı anda üç ayrı icra kesintisi yapılmakta olduğunu, 7.000,00 TL maaş aldığını, 6.500,00 TL’nın hacizler nedeni ile kesilmekte olduğunu, kalan 500,00 TL ile eşi ve çocuklarına bakıp geçinmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek muvafakatin geçersizliği nedeni ile iptaline karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurmuştur.
Mahkemece, borçlunun hür iradesi ile muvafakat ettiğinden bahisle şikayetin reddine karar verilmiş, borçlunun temyiz istemi üzerine, karar, Dairemizin 2014/…. K. sayılı ve 27.05.2014 tarihli ilamı ile bozulmuş, Dairemizin bozma ilamında; muvafakatin geçersiz olduğu belirtildikten sonra, İİK’nun 83. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ve ilamda vurgulanan ilkeler nazara alınmak suretiyle, gerektiğinde bilirkişiden mütalaa alınarak oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda; “borçlunun almakta olduğu maaşı üzerinde birden çok icra dosyasından haciz bulunduğu ve hacizlerin sıraya konulduğu, şikayete konu icra dosyasından önde olan hacizlerin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemeyeceği anlaşıldığından haczin kaldırılmasına” karar verilmiş, hüküm alacaklı tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 2014/12552 E., 2014/15087 K. sayılı bozma ilamında da belirtildiği gibi, İİK.nun 83. maddesi gereğince kısmen haczi mümkün olan maaş ve ücretten, borçlu ve ailesinin geçinmesi için icra müdürünce lüzumlu olarak takdir edilen miktar indirildikten sonra kalan kısmın haczi mümkündür. Ancak aynı maddenin 2.fıkrasında haczedilecek miktarın, maaş ve ücretin 1/4’ünden az olamayacağı belirtilmiştir.
Ayrıca, Kanun, borçlunun maaş veya ücretinin 1/4’ünün her durumda haczedebileceğini hükme bağlamıştır. Buna göre, ücretin tamamı borçlu ve ailesinin geçinmeleri için yeterli olmasa bile, icra memuru, bunun 1/4’ünü mutlaka haczetmek zorundadır. İcra memuru haczedeceği miktarın azami sınırını belirlerken, borçlunun ve ailesinin ihtiyacını göz önünde bulunduracaktır. İcra memuru, bu takdiri kendisi yapabileceği gibi bunun için bilirkişiye de başvurabilir.
İİK’nun 83/2. maddesinde yer alan yasal düzenlemeye göre, maaş üzerinde birden fazla haciz varsa sıraya konulur. Sırada önce olan haczin kesintisi bitmedikçe, sonraki haciz için kesintiye geçilemez.
Somut olayda, memur (doktor) olan borçlunun icra dosyasındaki muvafakat beyanı maaş haczinden önce olduğundan İİK’nun 83/a maddesi hükmüne göre geçersizdir. Bu muvafakat beyanı esas alınarak verilen haciz kararına dayanılarak, şikayet konusu ….. İcra Müdürlüğünün 2013/882 Esas numaralı takip dosyası ile ilgili olarak borçlunun maaşından her ay 3.000,00 TL kesilmektedir. Borçlunun maaşında bundan başka ….5. İcra Müdürlüğü’nün 2011/8610 Esas numaralı ve …. İcra Müdürlüğü’nün 2012/9386 Esas numaralı takip dosyalarından konulan hacizler nedeni ile de aynı anda kesinti yapıldığı görülmektedir.
Borçluya ait maaşın İİK’nun 83/2. maddesine göre en az 1/4 ‘ünün haczi zorunlu olduğuna göre, mahkemece, haczedilen 3.000,00 TL’nın borçlunun aldığı aylık maaşının tamamına oranlanarak, 1/4 oranının aşılmadığının belirlenmesi halinde şikayetin reddine, 1/4 oranının aşıldığının tespit edilmesi halinde ise 3.000,00 TL’nin borçlunun bir aylık tam maaş miktarından çıkarılarak, kalan maaş tutarının borçlu ve ailesinin geçinmesine yeterli olup olmadığı değerlendirilerek, geçinebileceği aylık maaş miktarı, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılarak saptanıp sonucuna göre şikayete konu icra dosyasında yapılan maaş haczi yönünden bozma ilamında belirtilen ilkeler uyarınca bir karar verilmelidir.
Diğer taraftan, muvafakatin geçersizliği somut olayın özelliği bakımından haczin kaldırılması için başlıbaşına bir neden sayılmaz. Bunun gibi, birden fazla takip dosyasından aynı anda kesinti yapılıyor olması halinde ise, sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haczin kesintisine başlanamaz. Ancak birden fazla haczin aynı anda borçlu maaşından kesilmesi tüm hacizlerin kaldırılmasını gerektirmez. Mahkemece aynı anda farklı icra dosyalarından konulan maaş hacizlerinden hangisinin önceki tarihli olduğunun tespiti ile diğer hacizlerin kesintisinin durdurulup sıraya alınmasına karar verilmesi zorunludur.
Mahkemece, Dairemizin bozma kararına uyulduğuna göre, bozma ilamı uyarınca belirtilen ve yukarıda da aynen tekrarlanan ilkelere göre inceleme yapılıp gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bozma gerekleri yerine getirilmeden eksik incelemeye dayalı olarak şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi
2015/8926 E. , 2015/20037 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibinde; alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğünce, işçi olarak çalışan borçlunun işyerinden almakta olduğu ücret, prim ve nemanın 1/4’ü ile ikramiye ve teminatların tamamının üzerine haciz konulmuş olup, borçlunun icra mahkemesine başvurusu, ikramiyenin 1/4’ü dışındaki kısmına konulan haczin kaldırılması ile haciz müzekkeresinde haczine karar verilen prim ve teminatların, haczi kabil olmayan gelirleri de kapsadığından, haczi kabil işçilik alacaklarının açık bir şekilde gösterilmediğine yöneliktir.
4857 Sayılı Kanun’un 35. maddesine göre; işçinin almakta olduğu ücretin 1/4’ünden fazlası haczedilemez. İkramiye, toplu sözleşme farkı ve nema da ücretten sayılacağından onların da aynı koşullarda haczini engelleyen bir yasa hükmü yoktur. 6772 Sayılı Kanun’un 4. maddesinde ise; “fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete munzam tediyelerin haczedilemeyeceği” belirtilmiştir.
O halde mahkemece, taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda borçluya maaşı dışında yapılan ikramiye ödemelerinin 1/4’ünü aşan kısmı üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin tümden reddi isabetsizdir.
Öte yandan borçlunun maaşından haczi kabil olmayan fazla mesai, evlilik, öğrenim yardımı, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete munzam tediyelere dair haciz işlemi yapılmadığından bu yöndeki şikayetin reddi kararında yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.