Tebligat, kişilerin yargı mercileri tarafından yapılan işlemlerden haberdar edilmesini ve bu işlemler karşısında hak arama özgürlüğünün kullanılabilmesini sağlamak amacıyla uygulanan hukuki bir kurumdur. Muhataba yapılacak olan tebligat işleminin, Tebligat Kanunu’nda belirtilen usul ve esaslara uygun şekilde yapılması zorunludur. Aksi takdirde yapılan tebligat usulsüz tebligat hükmünde olacaktır.
Usulsüz tebligat, tarafların bilgilenme hakkının ve buna bağlı olarak hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelecektir. Ayrıca, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmaması, yargılamanın gecikmesine, ek masrafa sebebiyet vererek usul ekonomisine de aykırılık teşkil edecektir.
Bu noktada usulsüz tebligata karşı şikayet hak kayıplarının önlenmesi noktasında büyük önem arz etmektedir.
Usulsüz Tebligat Nedir?
Basit tabiriyle usulsüz tebligat, Tebligat Kanunu’nda yer alan esaslara aykırı olarak yapılmış tebligattır. Bu nedenle böyle bir tebligat hukuki sonuç doğurmayacaktır. Ancak muhatap tebligatı öğrendiğini beyan ederse TK m.32 gereği tebligat geçerli sayılacak ve muhatabın öğrendiğini beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilecektir.
Usulüne aykırı tebliğin hükmü:
Madde 32 – Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş
ise muteber sayılır.
Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.
Bu hüküm gereği muhatabın tebligatı öğrendiğini beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilecek olsa da yine de tebligatı öğrendiğini kasten çok geç beyan eden muhatabın bu eylemi dürüstlük kurallarına aykırı olacağından hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirilebilecektir.
Muhatap tebligatı öğrenmemişse tebligat hüküm ve sonuç doğurmayacaktır.
Usulsüz tebligat halleri nelerdir?
Tebligat Kanunu’na göre tebligat, kural olarak doğrudan muhataba yapılmalıdır. Ancak bazı özel durumlarda, muhatap dışında belirli kişilere yapılması da mümkündür. Bu istisnai haller dışındaki uygulamalar, usulsüz tebligat olarak değerlendirilir ve hukuki sonuç doğurmayabilir. Aşağıda, uygulamada karşılaşılabilecek bazı usulsüz tebligat örnekleri yer almaktadır:
- Tebligatın, muhatabın bilinen son adresi yerine yanlış bir adrese gönderilmesi
- Tebligatın, muhatap yerine tebligatı almaya yetkisi olmayan bir kişiye teslim edilmesi
- Adreste bulunan bir kişinin tebellüğe ehil olup olmadığının araştırılmadan tebligatın bırakılması
- Vekil ile temsil edilen bir kişiye doğrudan tebligat yapılması, yani vekilin atlanması
- Tebligatın, muhatap evde olmadığı hâlde komşuya haber verilerek yapılması
- Tebligat evrakının, konutun daire kapısına değil apartman girişine yapıştırılması
- Muhatap geçici olarak adreste bulunmuyorsa, çevreden bu durum araştırılmadan doğrudan muhtara tebligat yapılması
- Tebligatı teslim alan kişinin kimlik bilgilerinin ve adresinin tebligat evrakına açık şekilde yazılmaması
- Tebligat evrakının tebliğ edildiği kişiyle ilgili hiçbir açıklama yapılmadan “adreste yoktu” gibi genel ifadelerle işlem yapılması
Bu ve benzeri durumlar, tebligatın hukuka uygun şekilde gerçekleşmediğini gösterebilir. Usulsüz tebligat, yargı süreçlerinde hak kayıplarına neden olabileceğinden, tebligat işlemlerinin büyük dikkatle yürütülmesi gerekir.
usulsüz tebligat şikayeti
Tebligat Kanunu’na aykırı olarak kendisine usulsüz tebligat işlemi yapılan kişi, işbu tebligat işlemine karşı itiraz edebilir. Yapılacak bu itiraz usulsüz tebligat şikayeti olacaktır. Şikayet, ilgili mahkemeye dilekçe sunulması ile gerçekleştirilir.
Şikayet dilekçesinde yer alması gereken bazı temel bilgiler bulunmaktadır. Öncelikle, başvuru sahibinin adı, adresi ve iletişim bilgileri eksiksiz şekilde belirtilmelidir. Ardından, şikayete konu olan tebligatın detayları, yani tebligatın hangi tarihte yapıldığı, içeriği ve varsa ek belgeleri dilekçede açıkça yer almalıdır. Dilekçede asıl önemli olan husus ise, yapılan tebligatın neden usulsüz olduğu ve bu durumun hangi gerekçelere dayandığıdır. Bu açıklamalar somut ve anlaşılır şekilde ifade edilmelidir. Son olarak, dilekçede başvuru sahibinin talep ettiği sonuç net bir biçimde belirtilmelidir. Örneğin, tebligatın geçersiz sayılması veya bu tebligata bağlı olarak yapılan işlemlere karşı itirazın süresi içinde kabul edilmesi gibi talepler dile getirilebilir.
usulsüz tebligat şikayeti nereye yapılır?
Usulsüz tebligata ilişkin yapılacak olan şikayet yargılama aşamasında yapılan bir tebligata ilişkinse bu tebliği yapan mahkemeye yöneltilecektir.
İcra iflas dairelerinin yaptığı yani icra işlerinde yapılan usulsüz tebligata ilişkin yapılacak olan şikayetler ise icra mahkemesine yapılacaktır.
şikayet süresi nedir?
Şikayet süresi, tebligatın usulsüz olduğunun öğrenildiği tarihten itibaren 7 gündür.
Mahkeme tarafından usulsüz tebligatın ne zaman öğrenildiğini her zaman tam olarak tespit edemeyebilir. Bu sebeple usulsüz tebligatın öğrenildiği tarihin ispat yükü şikayetçinin üzerindedir.
Tebligatın usulsüz bir şekilde yapıldığını öğrenildiği tarihten itibaren hem ilgili icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesine şikayet başvurusu yapmalı, hem de icra dairesine ödeme emrine itiraz edilmelidir. Eğer usulsüz tebligata itiraz etmezseniz ve şikayette bulunmazsanız, hakkınızca yürütülen takip süreci kesinleşebilecek ve haciz işlemi yapılabilecektir.
Yasada açıkça belirtilmese de bir hakkın yerine getirilmemesi, sürüncemede bırakılması veya kamu düzenine aykırılık gibi durumlarda usulsüz tebligat şikayeti herhangi bir süreye tabi değildir. Her ne kadar bu gibi durumlarda şikayet hakkı süresiz olsa da itiraz hakkı halen süreye tabi olduğundan bu iki işlemin ve sürelerinin kaçırılmaması hak kayıplarına uğranılmaması açısından önem arz eder.
Anayasa Mahkemesi 2013/6102 Başvuru Numaralı 14.04.2016 Tarihli Kararı
“66. Başvurucunun dilekçesinde tebligatların usulsüzlüğü iddiaları çerçevesinde dile getirdiği yargılama safahatında daha önce “S..tepe Mah. 1… Sokak… Keçiören/Ankara” adresine çıkarılan tebligat şerhlerinde adresin yanlış olduğu, adresteki evin yıkıldığı, muhatabın adresten taşındığı, ismen tanınmadığı, muhtarlık kaydının olmadığı hususları belirtilirken aynı adreste 7201 sayılı Kanun’un 21. madde hükmüne göre 4/7//2012 tarihinde “Tebligat adresine gidildi. Adresinin sürekli kapalı olması ve tebliğ imkansızlığı nedeniyle Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi gereği bağlı bulunduğu mahalle muhtarı İ.U.’ya teslim edilerek 2 no’lu form kapısına yapıştırıldı. Komşusu Ş.Ç.’ye haber verildi.” şerhi verilerek gerekçeli kararın tebliğ edilmesi karşısında yukarıda belirtilen mevzuat ve Yargıtay kararlarına göre tebligatın geçerli olup olmadığı, yine 7201 sayılı Kanun’un 32. maddesine göre başvurucunun kararı öğrendiğini beyan ettiği tarihe göre temyiz talebinin süresinde olup olmadığına ilişkin ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren iddiaların Yargıtay kararında değerlendirilmeden dilekçenin karar düzeltme talebi niteliğinde olduğu kabul edilerek iş mahkemelerinden verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna başvurulamayacağına dair yapılan yorumun, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri bağlamında öngörülebilirlik sınırları içinde olmadığı ve başvurucunun mahkemeye ulaşmasını aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hâle getiren nitelikte olduğu; bu açıdan başvurucunun mahkemeye erişim hakkının zedelendiği sonucuna ulaşılmıştır.“
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/3757 E. , 2022/7903 K. Sayılı İlamı
“…7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/1. maddesi gereğince tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. Aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Dolayısıyla, muhataba önce bilinen en son adresi esas alınarak tebligat çıkartılmalı, bu tebligat yapılırken Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesi hükmü göz önüne alınmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa o zaman adres kayıt sistemindeki adresine MERNİS adresi olduğuna ilişkin şerh düşülmek suretiyle 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılmalıdır.
Somut olayda; gerekçeli karar ve temyiz dilekçesi tebliği, aleyhine karar verilen davalı …’a tebligat adresinin MERNİS adresi olduğu şerhi konularak Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca yapılmış olup, söz konusu tebligatın, yukarıda açıklanan ilke ve kurallara aykırı şekilde yapılmış olması nedeniyle usulsüz olduğu açıktır…”
Ayrıntılı bilgi ve danışmanlık hizmeti almak için bize buradan ulaşabilirsiniz.