ıs-hukuku

Günümüzde özellikle çok uluslu şirketlerin faaliyet alanlarını farklı ülkelere taşımaları, yeni iş alanlarının ortaya çıkması ve uzaktan çalışma siteminin yaygınlaşması ile işçilerin kendi ülkeleri dışında çalışma ihtimalini sıradan bir durum haline gelmiştir. Bu durum, yabancılık unsuru taşıyan iş sözleşmelerinin yaygınlaşmasına ve beraberinde çözülmesi gereken hukuki sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu yazımızda bireysel iş sözleşmelerine ilişkin uygulanacak hukukun tespitinde kullanılacak ölçütler incelenerek her iki tarafın da yalnızca Türk vatandaşı olması halinin uygulanacak hukukun tespiti için yeterli olup olmadığı tartışılacaktır.

yabancılık unsuru taşıyan borç ilişkilerine uygulanacak hukuk

Yabancılık unsuru taşıyan sözleşmeden doğan borç ilişkilerine uygulanacak hukukun belirlenmesi hususunda, gerek milletlerarası özel hukuk öğretisinde gerekse Türk hukukunda subjektif ve objektif bağlama kuralları kabul edilmiştir.

Subjektif bağlama kuralına göre, sözleşmenin tarafları, aralarındaki borç ilişkisinin esasına uygulanacak hukuku açıkça belirleyebilecekleri gibi, örtülü (zımni) bir irade beyanı ile de bu seçimi yapabilirler. Bu bağlamda, tarafların hukuk seçimi konusunda serbest oldukları kabul edilmekle birlikte, bu serbestinin iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun şekilde kullanılması gerektmektedir. Özellikle zımni iradenin varlığı halinde uygulanacak hukukun tespiti hususunda bir takım problemler söz konusu olduğundan tarafların hukuk seçimine ilişkin iradelerinin çelişkiye mahal kalmayacak şekilde açık olması gerekmektedir. Bu açıklığın tespitinde sözleşmenin dili, ifa yeri, sözleşme konusunun bulunduğu yer gibi bazı unsurlar göz önünde bulundurulmaktadır.

Taraflar arasında geçerli bir hukuk seçimi yapılmamışsa, bu durumda devreye objektif bağlama kuralları girmektedir. Objektif bağlama kuralı, taraf iradesinden bağımsız olarak, sözleşmenin en sıkı ilişkili olduğu hukukun uygulanmasını öngörmektedir. Türk hukukunda bu husus, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (MÖHUK) 24. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre, taraflar aksini kararlaştırmadıkça, sözleşmeye, sözleşmenin en sıkı şekilde bağlı olduğu yer hukuku uygulanır.

Sıkı bağlantının tespiti bağlamında da kanunda bir kısım karinelere yer verilmiştir. Kanunkoyucu, karakteristik edim borçlusunun sözleşmenin kuruluşu sırasındaki mutat meskeni, ticarî veya meslekî faaliyetler gereği kurulan sözleşmelerde karakteristik edim borçlusunun işyeri, bulunmuyor ise yerleşim yeri hukuku, karakteristik edim borçlusunun birden çok işyeri varsa söz konusu sözleşmeyle en sıkı ilişki içinde bulunan İşyeri hukukunu sözleşme ile sıkı ilişkili yer hukukları olarak tespit etmiştir. Kanunkoyucunun tespit ettiği karinelere rağmen, sözleşme diğer bir ülke ile daha sıkı bağlantı içinde ise, bu ülke hukukunun objektif bağlama kuralı olarak uygulanması gerektiği kabul edilmiştir. (V.DOĞAN, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku, 2023)

Sonuç olarak, yabancı unsurlu sözleşmelerde uygulanacak hukukun tespitinde öncelikle taraf iradesi, tarafların hukuk seçimine ilişkin iradesi bulunmadığında ise objektif bağlama kuralları çerçevesinde, sözleşmenin en sıkı bağlı olduğu yer hukuku uygulanır.

yabancı Unsurlu bireysel iş sözleşmelerine uygulanacak hukuk kapsamında MÖHUK m.27

Bu bağlamda yabancılık unsuru taşıyan iş sözleşmelerine uygulanacak hukukun tespitine ilişkin MÖHUK m.27 şöyledir;

MADDE 27 –

(1) (Değişik:4/6/2025-7550/18 md.) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak üzere, tarafların sözleşmeyle belirledikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) (Değişik:4/6/2025-7550/18 md.) Ancak hâlin bütün şartlarına göre işin yapıldığı yer hukukunun işin yapıldığı sırada uygulanmak zorunda olan hükümleri hariç olmak üzere, iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir.

her iki tarafın da yalnızca türk vatandaşı olması uygulanacak hukukun tespitinde yeterli midir?

Yabancı unsurlu bireysel iş hukuku sözleşmelerine ilişkin MÖHUK 27.maddesi incelendiğinde işin yapıldığı yer hukukunun işin yapıldığı sırada uygulanmak zorunda olan hükümleri hariç olmak üzere taraflarca sözleşmeyle belirlenmiş bir hukuk bulunmadığı takdirde işin mutad olarak yapıldığı işyeri yahut esas işyeri hukukuna bağlı olmaksızın; iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması halinde doğrudan bu hukuk uygulanabilecektir. Fakat daha sıkı ilişkili hukukun uygulanması ancak işçinin menfaatine ise olanaklıdır. Örneğin işçinin sosyal çevresinin Türkiye’de bulunması, Türkiye’nin sosyal güvence sistemi içinde yer alması, ücretinin Türkiye’de ve Türk Lirası üzerinden ödenmesi, işverenin Türk olması, iş sözleşmesinin Türk Hukukuna özgü kurumlar gözetilerek düzenlenmesi, Türk Hukukuna tâbi daha önceki bir iş sözleşmesine gönderme yapılması, iş sözleşmesinin Türkçe kaleme alınması gibi unsurların tamamının ya da önemli bir bölümünün varlığı hâlinde iş sözleşmesinin Türk Hukuku ile sıkı ilişki içinde olduğu sonucuna varılabilir (Doğa Elçin, Milletlerarası Unsurlu Bireysel ve Toplu İş Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk, Ankara, Birinci Baskı, 2012, s. 152)…

Bu açıklamalarımızdan yola çıkılarak yabancılık unsuru taşıyan bireysel iş sözleşmelerinde her iki tarafın da yalnızca Türk vatandaşı olmasının ilgili hukukun tespitinde yeterli olmayacağı konusunda bir çelişki bulunmamaktadır. Söz konusu tespit yapılırken tek bir unsura bağlı olarak değerlendirme yapılmaksızın işçinin menfaati doğrultusunda birden fazla etken birlikte değerlendirilir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2024/9395 E. , 2024/14465 K. Sayılı İlamı

“…Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belge göre davalı işverenin yurt dışı projelerinde çalıştırılmak üzere istihdam edilen davacı işçi; 05.09.2014-27.12.2015 tarihleri arasında davalı Şirketin Kazakistan’da bulunan işyerinde çalışmıştır. Davacı tarafından iş görme edimi fiilen söz konusu ülkede yerine getirilmiş olup mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Kazakistan olduğu sabittir. Davacıya çalıştığı dönemde ücreti USD olarak ödenmiştir. Daha sıkı ilişkili hukukun tespitinde sadece işçi ve işverenin Türk olması tek başına belirleyici kriter olarak kabul edilemez. Buna göre, hukuk seçimi anlaşması bulunmayan ve daha sıkı ilişkili hukukun Türk hukuku olmadığı anlaşılan çalışma döneminde uyuşmazlığa mutad işyeri hukukunun uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır...”

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2024/2491 E. , 2024/6788 K. Sayılı İlamı

“…Somut olayda davalı işverenin yurt dışı projesinde çalıştırılmak üzere istihdam edilen davacı işçi 23.12.2018-13.04.2020 tarihleri arasında davalı Şirketin Kuveyt Havalimanı projesinde çalışmıştır. Davacı tarafından iş görme edimi fiilen söz konusu ülkede yerine getirilmiş olup ilgili dönemlerde mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Kuveyt olduğu sabittir. Davacıya çalıştığı bu dönemlerde ücreti de KWD olarak ödenmiştir. Daha sıkı ilişkili hukukun tespitinde sadece işçi ve işverenin Türk olması tek başına belirleyici kriter kabul edilemez. Buna göre hukuk seçimi anlaşması bulunmayan ve daha sıkı ilişkili hukukun Türk hukuku olmadığı anlaşılan çalışma döneminde uyuşmazlığa mutad işyeri hukukunun uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır…”

Ayrıntılı bilgi ve danışmanlık almak için bize buradan ulaşabilirsiniz.

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir