Kiraya veren, karaladığı mecurun belirli bir süre içerisinde boşaltılmasını güvence altına almak isteyebilmektedir. Bu noktada taraflarca en sık başvurulan yol tahliye taahhütnamesi imzalamaktır.
Tahliye Taahhütnamesi Nedir?
Kiracının kira sözleşmesi imzalandıktan sona imzaladığı, kiraladığı taşınmazı belirli bir süre sonunda boşaltacağını taahhüt ettiği belgedir.
Bu belgenin kira sözleşmesiyle aynı anda, yahut kira sözleşmemesinin devamında taahhüt edilmek suretiyle imzalanması mümkün değildir. Taahhütün bağımsız olarak düzenlenmesi gerekmektedir.
Tahliye taahhütnamesi için şekil şartı bulunmamakla birlikte sözlü yapılması mümkün değildir. Noter tasdikli yahut adi yazılı olarak düzenlenmesi mümkündür.
Kiraya veren evi birden fazla kiracıya kiralamışsa taahhütnamede her kiracının imzası bulunmalıdır. Aksi halde imzalanmış olan taahhütname geçersiz olacaktır.
Tahliye taahhütnamesi konut ve çatılı işyerleri için verilebilir. Bu kapsam dışından kalan diğer yerler bakımından TBK 352/1 hükmü uygulama alanı bulmaz. Genel hükümlere tabi yerler bakımından uygulanacak hüküm İİK 272’dir.
TBK m. 352 – Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.
Kiracı, taahhütname ile kiralanan taşınmazı boşaltmayı taahhüt ettiği halde boşaltmamışsa kiraya veren bir ay içerisinde icra takibi başlatarak yahut dava açarak kira akdini sona erdirebilir.
Taahhütameye dayalı tahliye davası açma hakkı kiraya verene aittir. Malik ve kiraya veren aynı kişi değilse malik taahhütnameye dayalı tahliye davası açamamaktaysa da kiraya veren tarafından daha önce açılmış davaya temlik suretiyle devam edebilir.
Kiracılar birden fazla ise davanın kiracıların tümüne karşı açılması gerekmektedir zira tahliye davası bölünemez.
Tahliye taahhüdüne dayalı tahliye davalarında sözleşme süresinde ya da dava açma süresinde kiraya veren tarafından çekilecek olan ihtar dava açma süresini bir kira yılı için uzar.
Konuya İlişkin Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/975 E. – 2021/1108 K. Sayılı Kararı
”… 14.03.2013 tarihli taahhütname ile 04.03.2014 tarihinde boşaltacağını kayıtsız ve şartsız olarak kabul ettiğini, davalının yazılı taahhüdüne uymadığını ileri sürerek taahhüt nedeniyle kiralanandan tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davaya dayanak yapılan tahliye taahhüdünün davacı tarafça kira sözleşmesinin imza edildiği tarihten önce alındığını, davacının, taşınmazın kiracı sıfatıyla kullanılabilmesinin ön şartı olarak ileri sürdüğü taahhütnameyi müvekkiline manevi cebir altında imzalattığını, bu şekilde imza edilen taahhüt tarafların gerçek iradelerini yansıtmaktan uzak olduğundan geçerli olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş ise de yukarıda da belirtildiği üzere TMK’nın 6 ve HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Tahliye taahhütnamesinin kira sözleşmesinden önce imzalatıldığını iddia eden davalı kiracı bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bu durumda mahkemece ispat yükümlülüğü ters çevrilerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir….”
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/1175 E. – 2020/2309 K. Sayılı İlamı
“…Alacaklı tarafından tahliye taahhüdüne dayalı ilamsız icra takibine başlandığı, borçluya örnek 14 numaralı tahliye emrinin tebliğ edildiği, borçlunun sair itirazları ile birlikte Türk Borçlar Kanununun 352. maddesine uygun olarak verilmiş bir tahliye taahhütnamesi olmadığından bahisle takibe itiraz ettiği ve icra müdürlüğünce takibin durdurulduğu, alacaklı tarafından icra mahkemesine başvurularak itirazın kaldırılması ve tahliye talebinde bulunulduğu mahkemece; İİK’nun 272-275. maddeleri hükümlerine göre sözleşmede yazılı kira müddetinin bitiminde kiracının mecurdan tahliye edilebilmesi için 6570 Sayılı Kira Kanuna tabi olmayan taşınmazlardan olması gerektiği, taşınmazın belediye sınırları kapsamında kaldığından bahisle davanın reddine karar verildiği, davacı-alacaklı tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; taraflar arasında 01.05.2012 başlangıç tarihli 3+2 yıl süreli kira sözleşmesinin kurulduğu, sözleşmenin 5. maddesine göre, sözleşme bitiminde kiracının taşınmazı boşaltarak kiraya verene kayıtsız ve şartsız teslim edeceğinin kararlaştırıldığı, bu haliyle söz konusu hüküm, kiralananın kira süresi sonunda tahliye edilmesini amaçlayan, tahliyeye zorlayan tahliye taahhütnamesi niteliğinde olduğu, davalının taşınmazda 01.05.2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesine göre bu tarihten itibaren oturmaya başladığı, daha sonra 01.05.2012 başlangıç tarihli yeni bir kira sözleşmesi yapılsa dahi, yargılamaya konu tahliye taahhüdünün kira ilişkisi devam ederken (kiralananda otururken) verilen tahliye taahhüdü niteliğinde olması sebebiyle geçerli olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verildiği anlaşılmaktadır.
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 352. maddesinin birinci fıkrasında; “Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir” hükmünü içermektedir
Somut olayda; taraflar arasında 01.02.2005 tarihli ve 01.05.2012 tarihli kira sözleşmeleri bulunduğu, davalı tarafından sözleşmelerdeki imzanın inkar edilmediği, 01/05/2012 başlangıç tarihli sözleşmenin 1. maddesinde sözleşmenin, taraflar arasında 01/02/2005 tarihinde yapılmış olan kira sözleşmesinin kira süresinin uzatılması, yeni dönem kira bedelinin belirlenmesi ve değişen şartlara uyarlanması amacıyla yapıldığının belirtildiği, 5. maddesinde “Kira süresi 01.05.2012 tarihinden başlayarak 3+2 yıl olarak kararlaştırılmış olup bu sürenin sonunda kiracı mecuru boşaltarak kiraya verene kayıtsız şartsız teslim edecektir.” şeklinde taahhüdün yer aldığı,davalının 01/02/2005 tarihli kira sözleşmesine göre bu tarihten itibaren kiralanan taşınmazda bulunduğu, söz konusu taahhüdün kira ilişkisi devam ederken verilen tahliye taahhüdü olduğu ancak taahüdün belli bir tarihi içermediği görülmüştür.
Tahliye taahhüdünde, tahliye tarihi belli (açık) bir şekilde yer almadığından Türk Borçlar Kanununun 352. maddesinin aradığı anlamda bir tahliye taahhüdünün varlığından bahsedilemez.
O halde, ilk derece mahkemesince belirtilen gerekçe ile davanın reddine ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…”
Konuya ilişkin detaylı bilgi ve danışmanlık hizmeti almak için bize buradan ulaşabilirsiniz.
İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılarımız
