4857 Sayılı İş Kanunu m.8/1 gereği iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir.
Türk Borçlar Kanunu 393. maddesinde de hizmet (iş) sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır.
İş Sözleşmesinin Unsurları bu iki kanun maddesi birlikte değerlendirildiğinde ortaya çıkmaktadır.
- İş Görme Unsuru: İşçinin iş sözleşmesi kapsamındaki asli yükümlülüğü, kararlaştırılan işi yerine getirmektir. Bu edimin işçi tarafından bizzat ifa edilmesi gerekir. İş sözleşmesinin varlığı için her şeyden önce bir iş görme ediminin üstlenilmiş olması gerekmektedir. İnsan eylemi olarak iş edimi iş sözleşmesinin temel unsuru olsa da ayırt edici nitelikte değildir. Yani salt iş görme unsurunun varlığı tek başına iş sözleşmesini nitelemez.
- Zaman: Zaman unsuru İş Kanunu’nda yapılan tanımda yer almamakla birlikte TBK hükümlerinde ayırt edici unsur olarak yer almaktadır. TBK’ye göre işçinin iş görme taahhüdü belirli veya belirli olmayan süre için geçerlidir. Yine zaman unsuru da tek başına iş sözleşmeleri için ayırt edici nitelikte olmamakla birlikte iş sözleşmelerini hukuki nitelik bakımından belirli ve belirsiz süreli olmak üzere sınıflandırılmasında önem taşımaktadır.
- Ücret: Karşılıklı borç doğuran iş sözleşmeleri açık veya örtülü kararlaştırılmış ücret karşılığında yerine getirilmektedir. İş sözleşmelerinin temel unsurlarından olan ücret unsuru olmadığı hallerde iş sözleşmesinin varlığından söz edilemez. Böyle bir durumda var olan hukuken vekalet sözleşmesidir.
- Bağımlılık: Çalışılan yerin ve saatlerin işveren tarafından belirlenmesi, işin görülebilmesi için gerekli araç ve gereçlerin de yine işveren tarafından temin edilmesi ve işçinin işveren tarafından kontrol edilmesi anlamına gelen bağımlılık unsuru iş sözleşmelerinin olmazsa olmaz unsurudur. Burada işçinin bağımlılığından kasıt hukuki bir bağımlılıktır. İş sözleşmesini diğer sözleşme tiplerinden ayıran temel unsur bağımlılıktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/21-139 E. 2018/316 K. Sayılı İlamı
“…4857 Sayılı İş Kanunu ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununda yer alan tanımlar dikkate alındığında iş sözleşmesinin unsurlarını “iş”, “ücret” ve “bağımlılık” oluşturmaktadır. İş sözleşmesinin belirtilen unsurları, aynı zamanda söz konusu sözleşmenin ayırt edici özellikleri olup, sözleşmenin taraflarının kararlaştırmış oldukları ilişkinin iş ilişkisi olarak tasnif edilip edilemeyeceği noktasında önem taşımaktadır.
İş sözleşmesini belirleyen ölçüt, hukuki-kişisel bağımlılıktır. İş sözleşmesini diğer iş görme sözleşmelerinden ayırt eden nokta, gerek Türk hukukunda gerek Kıta Avrupası’nda işçinin işverene bağımlı olarak işini görmesi, işverenin iş organizasyonu içinde hiyerarşik bir bağ ile çalışması olarak ifade edilmektedir ve iş hukukunu da çembere alan ekonomik-teknolojik gelişmeler bağımlılık kavramını belirsizleştirmektedir (Doğan, Sevil: İş Sözleşmesinde Bağımlılık Unsuru, İzmir 2016, s. 19). Gerçek anlamda hukuki bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini işverenin talimatlarına göre hareket etmek ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. Bağımlılık iş sözleşmesini karakterize eden unsur olup, genel anlamıyla bağımlılık, hukuki bağımlılık olarak anlaşılmakta olup, işçinin belirli veya belirsiz bir süre için işverenin talimatına göre ve onun denetimine bağlı olarak çalışmasını ifade eder.
Bağımlılık unsuru olarak nitelendirilen bu ilişki ile işçi işverenin emrinde hizmet etmek durumundadır. Oysa ki diğer borçlar hukuku sözleşmelerinde bu şekilde bir ilişki bulunmadığından, diğer iş görme sözleşmelerinde de iş sözleşmesinde olduğu kadar yoğun bir etki ve derecede bir bağımlılık ilişkisi bulunmamaktadır. Bir iş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun tespit edilmesinin iki önemli sonucu vardır. Bunlardan birincisi bir kimsenin hizmet ya da iş sözleşmesi ile çalışıp çalışmadığını tespit etmeye yaraması, ikincisi ise iş hukukunun kapsamının sınırlarını belirlemektir.
Ayrıca iş sözleşmesinde belirleyici olan bağımlılık unsurunun görünüş biçimlerine mutlaka değinmek gerekir. Bağımlılık unsuru tespit edilirken ekonomik bağımlılık, kişisel-hukuki bağımlılık ve teknik bağımlılık şeklinde ölçülere dikkat etmek gereklidir...”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2022/1071 E. , 2023/837 K. Sayılı İlamı
“…1. İş sözleşmesinin 1475 sayılı İş Kanunu’nda (1475 sayılı Kanun) tanımı yapılmamış iken 10.06.2003 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve 1475 sayılı Kanunu 14 üncü maddesi hariç yürürlükten kaldıran hâlen uygulanmakta olan 4857 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin birinci fıkrasında iş sözleşmesinin tanımı yapılmıştır. Buna göre, ” İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir.” Ayrıca aynı Kanun’un 2 nci maddesinin birinci fıkrasında da ” Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir.” hükmüne yer verilmiştir.
2. Öte yandan 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Kanun’un 393 üncü maddesinde ise “Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle işgörmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde hizmet (iş) sözleşmesi tanımlanmıştır. Bu tanımlardan yola çıkıldığında iş sözleşmesinin iş görme, ücret ve bağımlılık unsurlarından oluştuğu açıktır…”
Konuya ilişkin ayrıntılı bilgi ve danışmanlık hizmeti almak için bize buradan ulaşabilirsiniz.
