Türk Ticaret Kanunu, anonim şirketlere hem hukuki güvence hem de esneklik sağlayan düzenlemeler getirmiştir. Bu sayede anonim şirketler, sadece yerli girişimciler değil, Türkiye’de yatırım yapmak isteyen yabancı yatırımcılar tarafından da sıkça tercih edilmektedir. Sermaye şirketleri içinde en çok tercih edilen yapı anonim şirkettir.
Sermaye artırımı genellikle ihtiyari olarak yapılmakla birlikte istisnai durumlarda ( kanunkoyucunun ülke ekonomisi ihtiyacı ya da alacaklıların korunması amacıyla asgari bir tutar belirlemesi gibi) zorunlu olarak da yapılabilir.
Sermaye artırımının hukuki dayanağı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 456-472 numaralı maddeleridir.
sermaye artırımı sebepleri nelerdir?
Şirket Faaliyetlerinin Genişletilmesi İhtiyacı:
Kuruluş sırasında öngörülen sermaye, şirketin zamanla büyüyen faaliyet hacmine karşı yetersiz kalabilir. Yeni yatırımlar, üretim kapasitesinin artırılması veya yeni pazarlara açılma gibi durumlarda sermaye artırımı bir zorunluluk haline gelir.
Yatırım ve Finansman Amaçlı Artırımlar
Devir Yoluyla Birleşmeler
Borçların Sermayeye Dönüştürülmesi:
Şirket, finansal yapısını güçlendirmek amacıyla borçlarını sermayeye çevirebilir. Bu kapsamda, borçlu olunan kişi veya kurumlara pay verilmesi için sermaye artırımı yapılır.
Sermayenin Kanuni Asgari Seviyeye Getirilmesi:
Yasal düzenlemeler gereği bazı sektörlerde veya belirli şartlarda sermayenin asgari seviyeye yükseltilmesi gerekebilir. Ülkemizde bu konuda örnekler mevcuttur.
Ekonomik Koşullarda Meydana Gelen Değişiklikler:
Kur dalgalanmaları, enflasyon gibi ekonomik dengesizlikler nedeniyle paranın reel değerinin düşmesi, sermayenin fiili gücünü azaltır. Bu durumda, şirketin mali yapısını koruyabilmesi için sermaye artırımı uygun bir çözüm olabilir.
Yedek Akçelerin Sermayeye Eklenmesi:
Şirketin öz kaynaklarının güçlendirilmesi amacıyla, yedek akçelerin sermayeye ilave edilmesi mümkündür.
Kanuni Teşvikler ve Vergi Kolaylıklarından Yararlanmak
Özel Şartlara Uyum:
Şirketin katılmak istediği bir ihalede, ihale makamı tarafından belirlenen asgari sermaye şartı olabilir. Bu tür özel şartlara uyum sağlamak amacıyla da sermaye artırımı gündeme gelebilir.
Sermaye artırım sebepleri saydıklarımızla sınırlı olmayıp farklı sebeplerle de artırım yoluna gidilebilir.
Sermaye artırımı genel anlamda dış kaynaklardan yapılan ve iç kaynaklardan yapılan sermaye artırımı olmak üzere ikiye ayrılır. Kanunkoyucu Türk Ticaret Kanunu madde 456’da “İç kaynaklardan yapılan artırım hariç, payların nakdî bedelleri tamamen ödenmediği sürece sermaye artırılamaz. Sermayeye oranla önemli sayılmayan tutarların ödenmemiş olması sermaye artırımını engellemez.” demek suretiyle esasen yapılacak sermaye artırımında öncelikli olarak iç kaynaklardan artırım yolunun benimsenmesi gerektiğini vurgulamıştır.
dış kaynaklardan yapılan sermaye artırımı
Dış kaynaklardan artırım, şirkete üçüncü kişiler tarafından ya da mevcut pay sahiplerince dışarıdan nakdi veya ayni nitelikte yeni malvarlığı getirilmesini ifade etmektedir.
Dış kaynaklardan sermaye artırımı iki şekilde yapılabilir;
- Ortaklıkta mevcut pay ve pay senedi sayısında artırım yapılmak suretiyle gerçekleştirilen sermaye artırımı (Halka açık veya açık olmayan anonim şirketlerde yapılması mümkündür.)
- Yeni paylar ortaya çıkarılmadan mevcut payların itibari değerlerinin artırılması yoluyla yapılan sermaye artırımı. Yani pay senedi sayısında bir değişiklik olmaksızın esas sermaye ve pay değeri artırımı yapılmasıdır.(Halka açık olmayan ve olan anonim şirketlerde yapılabilmekteyse de halka açık anonim şirketlerde, genel kurulun oybirliği kararı gerektiği için uygulanması çok zordur.)
İç kaynaklardan yapılan sermaye artırımı
Ortaklığa yeni bir nakdi veya ayni değer girmeksizin, ortaklığın halihazırda mevcut olan ve bilançoda yer alan kaynaklarının sermayeye eklenmesi yoluyla gerçekleştirilen sermaye artırımı. Bu husus Türk Ticaret Kanunu madde 462’de düzenlenmiş olup madde metni aşağıda verilmiştir.
III – İç kaynaklardan sermaye artırımı
MADDE 462-(1) Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaca özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar sermayeye dönüştürülerek sermaye iç kaynaklardan artırılabilir.
(2) Sermayenin artırılan kısmını, iç kaynaklardan karşılayan tutarın şirket bünyesinde gerçekten varolduğu, onaylanmış yıllık bilanço ve yönetim kurulunun vereceği açık ve yazılı bir beyanla doğrulanır. Bilanço tarihinin üzerinden altı aydan fazla zaman geçmiş olduğu takdirde, yeni bir bilanço çıkarılması ve bunun yönetim kurulu tarafından onaylanmış olması şarttır.[67]
(3) Bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması hâlinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılamaz. Hem bu fonların sermayeye dönüştürülmesi hem de aynı zamanda ve aynı oranda sermayenin taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılabilir. Artırım genel kurul veya yönetim kurulu kararının ve esas sözleşmenin ilgili maddelerinin değişik şeklinin tescili ile kesinleşir. Tescil ile o anda mevcut pay sahipleri mevcut paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz payları kendiliğinden iktisap ederler. Bedelsiz paylar üzerindeki hak kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz; bu haktan vazgeçilemez.
TTK m. 456/1’de iç kaynaklardan yapılan artırım hariç olmak üzere, nakdi payların bedelleri tamamen ödenmediği sürece sermaye artırımına gidilemeyeceği hükmü yer almaktadır (Moroğlu, 2003, s. 45-50). Öğretide, sermaye artırımında bu şartın konuluş amacı; şirketi öncelikle öz imkanlarından yararlanmaya zorlamak, şirketin paydaşlarında kalan iştirak taahhüdü alacaklarını tahsil ederek ihtiyaçlarını sağlamak, suistimallerin önüne geçmek, şirketlerin sermayesini koruma gibi sebeplerin olabileceği genellikle dile getirilmektedir (Bahtiyar, 2020, s. 353; Moroğlu, 2003, s. 45-46; Şener, 2019, s. 568; Sümer, 2015, s. 235; Tekinalp, 2015, s. 126).*
Yine aynı fıkrada “Sermayeye oranla önemli sayılmayan tutarların ödenmemiş olması sermaye artırımını engellemez.” şeklinde bir hüküm bulunsa da bu oranın ne kadar olduğu net olarak belirlenmemiştir. Öğretide bu hususta kabul edilen oran %5’tir. Yani toplam sermayeye oranla en fazla %5’lik bir miktarın ödenmemiş
olması durumunda, bu istisnadan yararlanılarak sermaye artırımı yapılabileceği kabul edilmektedir.
İzlenecek süreç
Sermaye artırımında izlenecek süreç esas sermaye sisteminde ve kayıtlı sermaye sisteminde faaliyet gösteren anonim şirketlere göre farklılık gösterir.
Esas sermaye sisteminde sermaye artırımı kararını genel kurul verebiliyorken kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kurulu kararıyla işlem gerçekleştirilebilmektedir.
Alınan karar sonrası tescil işlemi için yapılacak başvuruda izlenecek yol Ticaret Sicil Yönetmeliği madde 72’de belirlenmiştir.
I- Sermaye artırımı
Başvuru
MADDE 72- (1) Anonim şirketlerde, sermaye artırımının tescili; esas sermaye
sisteminde genel kurul, kayıtlı sermaye sisteminde ise sermaye artırım işlemlerinin
tamamlandığına ilişkin yönetim kurulu kararının alınmasını izleyen otuz gün içinde yönetim
kurulu tarafından şirket merkezinin bulunduğu yer müdürlüğünden istenir.
(2) Sermaye artırımının, genel kurul veya yönetim kurulu kararı tarihinden itibaren üç
ay içinde tescil edilemediği takdirde, genel kurul ya da yönetim kurulu kararı ve alınmışsa izin
geçersiz hale gelir ve bu hususu doğrulayan müdürlüğün yazısının ilgili bankaya verilmesi
üzerine, bedeller banka tarafından sahiplerine geri verilir.
Müdürlüğe yapılacak tescil başvurusunda gerekli olan evrakların neler olduğu da yine aynı Yönetmeliğin 73.maddesinde belirlenmiş olup ilgili Yönetmeliğe buradan ulaşabilirsiniz.
Esas Sermaye Artırımının Hükümsüzlüğü ve Geçersizliği Halleri
Anonim şirketlerde esas sermaye artırımının geçerli olabilmesi, kanunun öngördüğü şekil ve usul kurallarına sıkı sıkıya bağlıdır. Özellikle iç kaynaklardan sermaye artırımı söz konusu olduğunda, Türk Ticaret Kanunu (TTK) madde 462/3’te öngörülen hükümler emredici niteliktedir istisnaları yoktur dolayısıyla taraflarca aksi kararlaştırılamaz. Bu çerçevede, sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararları ya da yönetim kurulu işlemleri, hukuka aykırılığın türüne göre iptal, butlan, yokluk veya askıda hükümsüzlük yaptırımlarına tabi olabilir.
1. Genel Kurul Kararlarında Hükümsüzlük Halleri
1.1 İptal Edilebilirlik
Genel kurulun sermaye artırımına yönelik kararı, kanuna veya şirket esas sözleşmesine aykırıysa ya da dürüstlük kuralını ihlal ediyorsa iptali talep edilebilir. Bu tür iptal davaları üç aylık hak düşürücü süreye tabidir ve belirli kişi ve organlar tarafından açılabilir. Dürüstlük kuralının ihlali, özellikle azınlık pay sahiplerinin haklarını zedeleyen, haksız sermaye artırımı kararlarında gündeme gelir.
1.2 Butlan ve Yokluk:
Genel kurul kararının içerik bakımından emredici hükümlere, kamu düzenine veya ahlaka aykırı olması durumunda butlan gündeme gelir. Örneğin, şirkette gerçekte mevcut olmayan kaynakların artırıma konu edilmesi bu duruma örnektir. Hukuki bir işlemin oluşma koşullarını belirleyen kurucu nitelikteki emredici hükümlere aykırılık nedeniyle hukuki bir işlemin oluşamaması durumu ise yokluk meydana getirir. TTK’da açıkça düzenlenmemişse de öğreti ve yargı kararlarında yokluk yaptırımı da geçerli sayılmaktadır. Sermaye artırım kararlarına karşı yokluk ve butlanın tespiti davaları güncel hukuki yararı bulunan herkes tarafından ileri sürülebileceği gibi herhangi bir süreye bağlı da değildir. Bu davalar ortaklığa karşı açıldığından kesin hüküm taraf olsun veya olmasın bütün pay sahipleriyle ortaklık ve üçüncü kişiler için de geçerli olup bağlayıcıdır.
1.3 Askıda Hükümsüzlük:
Sermaye artırımına ilişkin işlemlerin, başka bir işlem veya onaya bağlı olarak hüküm ifade etmesi hâlinde askıda hükümsüzlük söz konusu olur. Örneğin, imtiyazlı pay sahipleri kurulunun onayı gerektiren bir karar alınmışsa, bu onay gerçekleşene kadar karar askıda hükümsüz sayılır. Benzer şekilde, esas sözleşme değişikliği içeren artırım kararları ticaret siciline tescil edilinceye kadar hukuki sonuç doğurmaz.
2. Yönetim Kurulu Sermaye Artırımı ve Esas sözleşme Değişikliği Kararının Geçersizliği:
Yönetim kurulu kararlarının geçersizliği için öngörülmüş olan düzenlemeler TTK m. 391’de düzenlenmiş olup kanunda yer verilen örnekler tadadi olarak sayılmıştır. Kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kuruluna tanınan yetkiyle alınan artırım kararları da şekil ve usule uygun değilse geçersizlik yaptırımlarına tabi olabilir. Ancak bu tür kararların daha sonra genel kurul tarafından uygun şekilde alınmış olması, önceki geçersizliği ortadan kaldırabilir.
3. Sermaye Artırım İşlemlerinin Bütünüyle Hükümsüzlüğü:
Sermaye artırımı, birbirine bağlı birçok işlemi içeren bir süreçtir. Artırımın hükümsüzlüğü bir bütün olarak dava edilebileceği gibi, münferit artırım işlemlerinin hükümsüz oldukları da dava edilebilir (TTK m. 353) Bu işlemlerden bir veya birkaçının geçersiz olması, artırımın tamamını etkileyebilir. Ancak TTK, anonim şirketin tümünün butlanına karar verilmesini açıkça yasaklamıştır. (TTK m. 353/1: “Anonim şirketin butlanına veya yokluğuna karar verilemez”.) Bununla birlikte, artırıma ilişkin münferit işlemlerin geçersizliği ileri sürülebilir.
sermaye artırımı yapılamaması halinde sorumluluk
Sermaye artırım süreci, yalnızca genel kurulun karar almasıyla tamamlanmaz; çeşitli idari ve yargısal engeller nedeniyle artırımların gerçekleşmesi fiilen imkânsız hâle gelebilir. Özellikle Bakanlığın esas sözleşme değişikliğini onaylamaması, genel kurulun teklifi reddetmesi, tescil başvurusunun sicil müdürlüğünce geri çevrilmesi, iptal davalarının kabulü, şirketin feshi veya iflasına karar verilmesi vb. durumlarda sermaye artırımı yapılamaz. Bu süreçlerde, TTK m. 553 ve devamı uyarınca, artırımı gerçekleştirmedeki ihmalleri nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin; şirketin, pay sahiplerinin ve alacaklıların uğradığı zararlardan sorumlulukları cihetine gidilebilmektedir.
Sermaye artırım kararından dönülmesi mümkün müdür?
Anonim şirketler, esas sermaye artırımı kararından yalnızca ticaret siciline tescil edilmeden önce vazgeçebilir. Tescil gerçekleştikten sonra artırımdan dönülemez; çünkü tescil edilen sermaye rakamı üzerinden ortaklık malvarlığının pay sahiplerine iadesi yasaktır. Esas sermaye sisteminde bu vazgeçme kararı genel kurul tarafından alınabilir.
Ayrıntılı bilgi ve danışmanlık hizmeti almak için bize buradan ulaşabilirsiniz.